Bir medeniyet bin yılda kurulur ama onu yıkmak için elli yıl bile gerekmez; Mezopotamya’nın taşına toprağına sinmiş Kürt-İslam medeniyeti asırlardır Faqiye Teyran’ın kelamıyla, Cizîrî’nin ilmiyle ayakta dururken bugün “örf, adet” diye diye kendi köklerimizi lime lime ediyoruz: başlık parasını kaldırdık derken daha beter bir bataklığa saplanan gösteriş manyaklığına kurban gittik. Gösterişli düğünler, ekonomik kâbusa dönüşen nişanlar, anlamını yitirmiş kınalar toplumun sırtına kambur gibi çökmüş durumda. İşte tam bu noktada, herkesin konuşup çok azının risk aldığı bir ortamda yüreği yeten birkaç insan çıktı ve onların başında da Yeşilova’nın Anadağ Köyü Muhtarı Ayhan Dinç var; köy heyeti oturup düşündü ve yıllardır milletin belini büken bu israf düzenine baltayı indiren kararlar aldı:

· Altın en fazla 19 miskal

· Gösterişli nişan yok, sade tören var

· Düğün yalnız gündüz, gece şovları yok

· Kına geceleri kaldırıldı

· Merasimlerde kadın-erkek ayrımı için branda

· Gelin çıkarırken kapı kapatma–para isteme rezilliği yok

· Düğün sahibinin izni olsa bile kamera–fotoğraf kesin yasak.

Bir köy aklını başına topladı ve bütün bir bölgeye örnek olacak cesareti gösterdi.

Yeni Umudun Adresi

Peki, biz niye bu hâle geldik?

Modernlik bizi esir aldı; bizi esir alan, sadece modernlik değil, aklı gıybetle, kalbi kıskançlıkla, cebi borçla çökerten gösteriş yarışıdır: “En görkemli düğün benim olsun, konvoy galeri gibi olsun, herkes beni görsün!” Eee görsün de ne olacak? İki gün sonra kimse hatırlamayacak o pozları ama gençler o borçların altında yıllarca ezilecek; daha sert söyleyeyim, bu gösteriş hastalığı toplumun içine yerleşmiş bir tümördür ve Diyanetçiler susuyor, aşiret büyükleri susuyor, eğitimciler koltuklarına yapışmış oturuyor; Allah size koltuk verdi diye kendinizi unuttunuz, o koltuklara yapışın diye değil, sorumluluk alıp o koltuklara yakışın diye oradasınız!

Derecik’te yıllar önce yine buna benzer kararlar alınmıştı. Alınan kararlardan sonra bir akıl cücesi çıkıp gençlere “Size kızları ucuzlattık!” diye bağırmıştı; bu kafa 1400 yıl önce kızlarını toprağa gömen zihniyetten farkı olmayan bir çürümüşlüktü. Sonrasında ne oldu? Kadınlarla erkeklerin arasına branda çektik ama on binlerce lira verip kameracı tuttuk, o kameracı da gidip kadınların ortasında dolaştı, videolar yüz binlerce kez izlendi; düzeltelim derken kültürü çamurun içine ittik. Hem eline kamera alan kameracıyım diye ortalıkta gezindi hem de o kameralar çekerken süslüler, türlü pozlar vererek kameraların açısına girmek için yarıştı. Bu mesele yalnız düğün değil, nüfus meselesidir, kültür meselesidir, medeniyet meselesidir; bugün maddi yetersizlikten yuva kuramayan, gösteriş yüzünden hayatı geciken, borç yığınıyla evliliğe adım atan binlerce genç var ve onlara “evlilik zor” dedirten biziz. Oysa iki gencin elini kolaylaştırmak bugün diktiğiniz en büyük camiden daha hayırlıdır; bir genç evlenirse bir medeniyet nefes alır, bir yuva kurulursa toplum ayakta kalır. Eğitimli ve ırkçılıktan uzak yetiştirirseniz de İslam ayakta kalır.

Sözün özü: Düğün israfı bitmeden bu coğrafyada ne medeniyetimizi koruruz ne de geleceği inşa ederiz; Ayhan Dinç ve köy heyeti bu adımı attı, şimdi sıra Derecik’in tamamında ve başta aşiret lideri ile belediye başkanı Sn. Hasan Dinç olmak üzere herkesin elini değil omzunu taşın altına koyması gerekiyor. Bu bir rica değil, toplum adına açık bir taleptir!

Nihayetinde bütün sözlerin özü Efendimiz’in buyruğunda saklıdır:

Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın, zorlaştırmayın.”

Formun Üstü