Her sağlıklı birey birer engelli adayıdır diye söylüyor bazı düşünürler. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olarak kutlanmaktadır. Bugün ülkemizde de çeşitli etkinliklerle kutlanarak engelli bireyler bir kez daha hatırlanarak yaşadıkları zorluklara dikkat çekildi. Onlar için hayatı daha kolay ve yaşanır kılma yolunda neler yapılabilecekleri ve neler bekledikleri üzerine uzun uzun konuşmalar ve sohbetler, paneller yapıldı.

İnsanlar engelli doğabilecekleri gibi sağlıklı oldukları halde yaşamlarının bir bölümünde bir kaza veya hastalık sonucu engelli duruma gelebilir ve bakıma muhtaç hale düşebilirler. Bundan dolayı her sağlıklı birey birer engelli adayıdır sözü buradan karşımıza çıkarak haklılık göstermektedir.

Bugün toplumumuzun %20’sini engelli vatandaşlar teşkil etmektedir. Engelli dediğimizde de işitme, görme, konuşma, ayaklardan mahrum olarak yürüyememe, ellerden mahrum olarak ihtiyaçlarını giderememe, zihin olarak ne yaptığını bilmeme ve hatırlamama gibi onlarca çeşit engel grubuyla karşılaşıyor veya bunlara aday bireyler olarak toplumda hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz.

Engelli doğmak elimizde olmadığı gibi yarın engelli durumuna düşmekte elimizde olmayan nedenlerden dolayı başımıza gelebilir. Onun için sağlıklı olduğumuz müddetçe bu nimetleri bize bahşeden Rabbimize şükretmeli ve gördüğümüz engelli bireylere acıyacağımıza onlara nasıl yardımda ve destekte bulunabileceğimizi bilmeliyiz.

En büyük zenginlik sağlıktır. Bunu kişi hasta olmadan veya başına bir bela ve nüsü bet gelmeden kolay kolay idrak edemiyor. Sağlıklı zamanlarında sağlığının kıymetini ve önemini tam olarak kavrayamıyor. Bugün sağlıklı ve zinde gördüklerimiz kısa bir zaman sonra pekâlâ engelli ve yatalak duruma düşebilir. Bakıma muhtaç hale gelebilir. Bunu hiçbir zaman göz ardı etmemeli ve buna göre hareket ederek empati yapmalıyız.

Geçen yıllarda kısa metrajlı film bazında birinciliği alan filmi görmek isteyenler sinemalara akın etmiş ve bu filmin konusunu ve verdiği mesajı görmek istemişlerdir. Filmin ilk sekiz dakikasında perdede sadece beyaz bir zemin gözükmüş ve izleyiciler daha fazla sabır gösteremeyerek ıslık ve koltuk kenarlarına vurarak protestolarda bulunmuşlardı. 10 dakika sonra perdede şöyle bir yazı ile karşılaşmışlardı seyirciler.

“Sizin 8 dakika seyretmekten bıktığınız bu görüntüyü yatalak bir hasta ömür boyu seyretmek durumunda kalmaktadır. Yatalak hasta olduğu için yatağa mahkûm ve sadece gözleri tavana bakarak sizin bu gördüğünüz beyaz zemini ölümüne kadar seyretmek zorunda kalmaktadır.”

Bunu bir kör için, bir sağır ve dilsiz için, bir kötürüm için, bir el kolsuz için, bir zihinsel engelli için velhasıl engelli bireylerin herhangi biri için düşünürsek kendimizdeki zenginliklerin daha bir farkına varacağız.

Ancak bu zenginliğimizin ölünceye kadar bizde kalacağına dair elimizde bir garanti yok.

Dün sapasağlam gördüklerimiz yarın engelli bireyler olarak karşımıza çıkabilir. Buna bizde dahil olabiliriz.

Onun için sağlığımız yerinde iken vücudumuzun ve uzuvlarımızın kıymetini bilelim. Onları kaybettikten sonra bir daha yerine getiremeyiz. Dünyanın servetini dökerseniz ilk andaki ve sağlıklı durumdaki işlevini bulduramayız.

Engelli bireylere gerekli destek ve yardımda bulunmalıyız. Yolda, vasıtada, evde, okulda, işte kısacası hayatın her alanında bunu sürdürmeliyiz. Engelli bireyleri sadece 3 Aralık’ta değil yılın her gününde hatırlanmalı, desteğimizin yanında sevgi ve ilgimizi sürdürmeliyiz.

Sağlıklı bireyler olarak bizimde engelli adayı olabileceğimizi asla unutmamalıyız.