Hakkâri’nin Dağ Köyünden Dünyaya Açılan Bir Başarı: İş İnsanı Şems Kurt’un Azim Yolculuğu

Hakkâri’nin Kato Dağları eteklerinde yer alan Armutlu (Hari) köyünde dünyaya gelen Şems Kurt, dokuz çocuklu bir ailenin dördüncü erkek evladı.
Çocukluk yıllarını dağların sert iklimi ve bölgedeki zorlu yaşam koşulları içinde geçirdi.

Aile, 1990’lı yılların başında sosyo-ekonomik nedenlerle Hakkâri merkeze taşındı.
Kurt, ilkokul eğitimine yatılı bölge okullarında devam etti. Bu süreç ona disiplin, dayanıklılık ve kendi ayakları üzerinde durma gücünü çok genç yaşta kazandırdı.

Eğitim hayatı Van Öğretmen Lisesi’ne, ardından Kars Susuz Öğretmen Lisesi’ne uzandı.
Üniversite için Afyonkarahisar’a giden Kurt, Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde okurken ihracat yapan bir mermer ve doğal taş firmasında çalıştı.
Bu deneyim, iş hayatına açılan ilk kapıydı.

Bugün ise İzmir Torbalı’da kurduğu SEMMAR ve SEMTOR markalarıyla hem doğal taş hem ambalaj sektöründe üretim ve ihracat yapan, onlarca kişiye istihdam sağlayan bir iş insanı.

“Hari köyünden çıkıp iki sektörde iş insanı oldu”

— Kendinizi nasıl tanıtırsınız?
Hakkâri’nin Hari köyünden çıkan, yatılı okullarda yetişen, üniversiteyi çalışarak bitiren ve taş sektöründe en alt kademeden başlayıp bugün iki farklı iş kolunu yöneten biri olarak tanımlanıyor.

“2017’de Çin’den küçük bir makine aldı; bugün SEMTOR bir marka”

— Şu anda hangi işleri yapıyorsunuz?
Doğal taş işleme, mozaik, fileli taşlar ve özel projeler üretiyor.
Ayrıca SEMTOR Ambalaj markasıyla oluklu mukavva ve ofset baskılı kutu üretimi yapıyor.
Bu işletmeyi 2017 yılında Çin’den küçük bir makine alarak kurdu ve kısa sürede sektörde bilinen bir marka haline getirdi.

“Başarmaktan başka seçeneği yoktu”

— Hakkâri’den İzmir’e uzanan bu yolculuk nasıldı?
Kurt, bu sürecin son derece zorlu olduğunu belirtiyor:
Para yok, bağlantı yok, imkân yoktu…
Ama umut, azim ve “başarmaktan başka seçenek olmaması” bu yolculuğun temeliydi.

“Ürünler Amerika, Kanada, Almanya ve Fransa’ya gidiyor”

— Ürünleri hangi ülkelere ihraç ediyorsunuz?
Şirket bugün Amerika, Kanada, Almanya ve Fransa başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat yapıyor.

“Amerikalıların evlerini bizim taşlar süslüyor ama ben bunu normal görüyorum”

— Amerika’ya ihracat yapmak nasıl bir duygu?
Kurt, bunun olağanüstü bir his yaratmadığını; kaliteli iş yapınca bunun zaten doğal bir sonuç olduğunu ifade ediyor.


“Sermayesiz başladı; kendini devede kulak bile görmüyor”

— Sermayesiz başarı… Nasıl oldu bu süreç?
Başarı hikâyelerini çok takip ettiğini söyleyen Kurt, o insanların yanında kendisini
“devede kulak bile görmediğini” belirtiyor.

Hamdi Ulukaya’nın “Let’s paint the wall” sözü ve ona benzer sözler, ona ilham veren önemli dönüm noktaları olmuş.
Gerçek sermayesinin ise azim, cesaret ve mücadele ruhu olduğunu vurguluyor.

“Doğal taş ve ambalaj… İki farklı sektör ama aynı disiplin”

— Ambalaj tarafında ne üretiyorsunuz?
SEMTOR’da her çeşit oluklu mukavva ve baskılı ambalaj kutusu üretiliyor.
Doğal taş ve ambalajın birbirinden tamamen farklı iki sektör olduğunu, fakat bu çeşitliliğin kendisine büyük bir tecrübe kazandırdığını ifade ediyor.

“Taşı Ege’den, kâğıdı İzmir ve İstanbul’dan alıyoruz”

— Hammaddeyi nereden temin ediyorsunuz?
Doğal taş hammaddesi çoğunlukla Muğla, Denizli, Afyon ve Bursa gibi Ege Bölgesi ocaklarından geliyor.
Ambalaj için kullanılan kâğıt ve karton ise İzmir ve İstanbul’daki büyük tedarikçilerden alınıyor.


“Hollanda ile çocukluk anısı onu yıllar sonra Amsterdam’a götürdü”

— İlk yurtdışı seyahatiniz?
İlk yurt dışı seyahati Hollanda olmuş.
Çocukluk yıllarında köyde derede yüzerken karşılaştığı turist kafilesinin Hollandalı olduğunu öğrenince bu ülke zihninde özel bir yer edinmiş.
Yıllar sonra ilk gittiği Avrupa ülkesi de Amsterdam olmuş.

“Torbalı’da butik otel, peynir ve şarap evi yapıyor”

— Yeni yatırımlarınız neler?
Mevcut iki işini büyütmenin yanı sıra uzun zamandır kurduğu bir hayali gerçekleştiriyor:
Torbalı’da küçük bir butik otel ile peynir ve şarap evi inşa ediyor.
Projenin yaklaşık yüzde 70’i tamamlanmış durumda.

“Bu yolculuk ona asla pes etmemeyi öğretti”

— Bu uzun yolculuk size ne kattı?
Bu yolculuğun zaman zaman stres ve çaresizlik yarattığını, fakat en çok pes etmemeyi öğrettiğini söylüyor.
Hayatı bir mücadele alanı olarak görüyor ve
“Hiçbir mevzi terk edilmemeli” diyerek kararlılığın önemini vurguluyor.

“Gençler önce kendi içlerindeki sese ikna olsun”

— Gençlere mesajınız?
Gençlere en önemli tavsiyesi: Önce kendileriyle yüzleşmeleri.
Eksiklerini görmeleri, tamamlamaları ve başarıya önce kendilerini inandırmaları gerektiğini belirtiyor.

Kurt’un dikkat çektiği önemli nokta şu:

“İnsan önce kendi içindeki sese ikna olacak ki, dışarıda bunun karşılığını bulsun.”

Ayrıca şunu hatırlatıyor:

“Hiçbirimizin babası Norveçli değil. Bize fabrikalar, sermayeler, ticaret ağları bırakılmadı. Her şeyi kendimiz kuracağız.”

Başarının hazır bir düzenin hediyesi değil,
kendi emeğiyle hayatını kuranların ödülü olduğunu vurguluyor.

“Bu hikâyeyi paylaşmak benim için değerliydi”

Kurt, bu hikâyeyi paylaşmanın kendisi için değerli olduğunu belirterek röportajı noktalıyor.