Demokrasi ile yönetilen ülkelerde seçimler yapılır. Halk dört veya beş yılda bir sandığa giderek tercihini belirler. Bu tercih sonucunda birinci çıkan parti mecliste çoğunluğu sağlarsa hükümeti kurar. Çoğunluğu sağlayamazsa koalisyona alacağı parti ile hükümeti kurar.
Başkanlık sistemine girdiğimiz 9 Temmuz 2018 yılından bu yana da %50+1’i alan Cumhurbaşkanını seçtiği gibi onun kuracağı hükümeti de seçmiş oluyor.
Hükümetler halka ve millete verdiği veya vaat ettiği sözler ile icraatlarını yapmaya çalışır. Belli plan ve program dahilinde bunu yürütmeye çalışır. Dolayısı ile hükümetler her daim eleştiriye ve yıpranmaya tabidirler. Neler vaat etmiş, neler yapmış veya yapabilmiş. İcraatları nasıl ve ne gibi eksik, kusur ve yanlışları var? Tüm bunlar başta ana muhalefet ve diğer muhalefet partileri tarafından yerine göre en sert bir şekilde eleştirilir ve kendi fikir ve programları doğrultusunda konuşurlar.
Muhalefetin iktidarı en çok eleştirdiği konuların ve işlerin başında işin liyakatsiz kişilere verilmesi ve partizanlık yapıldığı üzerinedir. Gel gör ki bunu söyleyen muhalefet adete kendi kendini yalanlarcasına alasını kendisi yapmakta ve bunu alenen açıklamakta ta bir beis görmemektedir.
Mahalli seçim sonuçlarından sonra mahalli idarelerde iktidar olduklarını ve birinci parti olduğunu savunan CHP’nin Giresun Belediye Başkanı Erol Köse akla ziyan açıklamalarda bulundu. Belediye olarak alınan elemanların %75’ni CHP’li ve CHP İl Başkanlığının verdiği liste doğrultusunda aldıklarını, geri kalan ağır iş ve diğer işler için personellerde bunu göz önünde bulundurmadıklarını itiraf etmiştir.
Yani CHP’li olanlar rahat işlerde, ballı işlerde, yorulmayacak işlerde ve kanalizasyon, itfaiye, kaynak, temizlik ve şoför gibi ağır iş kollarını da küçümsedikleri diğer insanlara vermişler deyim yerindeyse onların diliyle bahşetmişlerdir.
Yolsuzluktan içeri atılan ve haklarında soruşturma açılan belediye başkanları için gün aşırı Türkiye’nin her yerinde hak, hukuk ve adalet mitingleri düzenleyen CHP Başkanı Özgür Özel bunun için bir açıklamada, bir izahta bulunmuş mudur? Ne demek? Aldığımız personellerin %75’nin CHP’li olmalarına bakıyoruz ve CHP Giresun il Başkanının verdiği listeye göre adam alıyoruz. Diğer işler için ise sıradan vatandaşları alıyoruz?
Özgür Özel veya herhangi CHP yöneticisi Erol Başkan sen ne söylüyorsun? Bu hizmet ve iş değil! Bu partizanlıktır. Bu adama göre iş vermektir. Bu liyakatin zerresine bakmamaktır. Dediler mi? Diyebildiler mi? Bunu duyduklarına göre -ki TV haberlerinde defalarca yayınlandı Köse Başkanın konuşması- aradan geçen bir haftaya yakın bir zaman diliminde ne buna karşı gelen ne bunu ikaz eden ve nede bunu yalanlayan tek bir CHP’li yönetici çıkmadı. Demek ki onlarda bundan memnun ve bunu onaylıyorlar ki sessiz kalabiliyorlar.
Keza geçmiş iktidarlar döneminin birinde CHP’li Adalet Bakanı Mehmet Moğoltay alınan 5000 hâkim ve savcının CHP’li veya CHP sempatizanlarından alınacağını bizzat kendi ağzından dile getirmişti. Liyakat sözcüğünü ağızlarında sakız yapanlar başka kimseler yokmuş gibi 5 dönemdir Aydın’dan Bülent Tezcan’ı milletvekili seçtirmekte ve kızı ile damadı ve yakınlarının Kuşadası Belediyesinde işe girdiklerini ve zatında eşinin Çankaya belediyesinde çalıştığı ortaya çıkmıştır.
Hani hak, hukuk, adalet? Hani liyakat? Hani partizanlık? Bunların tümünün laf ve sözden ibaret olduklarını halkımız bir daha gördü, görüyor.
Tabi ki gerek hükümette ve gerek mahalli idarelerde partizanlık yapılmasın. Yandaşlar ve fondaşlar ballı koltuklara ve makamlara gelmesin. Herkes hak ettiği işi ve görevi alsın. Liyakate önem verilsin. Fakat bundan muzdarip olduklarını söyleyenler ve her miting ve söylemlerinde bunu dile getirenler geldikleri makamlarda ve fırsat ellerine geçtiklerinde söylediklerinin tam aksini yapıyorlarsa bunlarda samimiyet testi ve doğruluğu aramakta milletin hakkı olmalı.
İnsan önce kendi gözündeki merteği görmeli sonra karşısındakinin gözündeki iğneden haber vermeli.
Temiz ve dürüst bir siyasete ne kadar muhtacız.