“Aqil taca zêrîn e, li serê her kesî nîne”.
Gotinên Pêşîyan
Politika bir karar alma, beceri sanatıdır. Karşılaştığımız sorunlara karşı fikir etkinliği olan bir yöntemi sunan çözüm üreten bir yapıya sahiptir. Toplumlar sorunlarını anlatamadıkları zaman başkalarından onlar için çözüm üretmesini isterler. Eğer birey bilgiyi hazmetmiş birisi ise, o topluluğa katkı sunar. Cahil bir insanın kendisine fayda vermediği gibi, yanındaki bireylere de zarar vermesi söz konusudur. Bu husus itibariyle, politikada bilen bir benliğin öngörüsüyle toplum gelişebilir. İnsanlar en iyi şekilde temsil edilmek isterler, bilgili ve erdemli bir temsilciye ihtiyaç duyarlar. Bu durumda politikacı, diğer insanlara örnek teşkil etmekle kalmaz, sözünü eyleme dönüştürme yetisine sahip olur. Politika, hitabet sanatıdır. Bir sorun karşısında çözüm üretme mekanizması olarak varlık oluşturur. Realist bir benliğin ürünüdür. İlk çağlardan günümüze kadar gerekçelendirmesi farklı yollarla sağlamıştır. Kölemen toplumlar, itaatkar insanları, değerlerinin altüst edildiği bireylere dönüştürür. Kişiliğinin hiçbir değer kazanmadığı, maddiyatın üretim ilişkilerine endeksli olmadığı, sadece meta emek hırsızlığından başka bir yer edinmediği bir hiçliğe yerini bırakır. Günümüz koşullarında da yaşadığımız ilde işsizliğin büyük bir problem olması, sosyo-ekonomik kültürel bozulmalar, yalnızlaştırılan birey, osyal adaletin olmadığı bir toplumsal hiçlikle değersizleştirme ön plana çıkmaktadır. Gençlere değer verilmemesi, polyannacılık yaratılması bilinen bir gerçektir.
Bir şeyler yapmaya kendini adayan kısa sürede bir gelişim kateden kişilerin vermiş olduğu uğraşlar son derece önemlidir. Toplumla bütünleşme, hümanist yaklaşım, bireyi toplum için sorumlu birer unsur haline getirmiştir. Bu durum yöneticilerin toplumla kurduğu diyalog ilişkilerini bir ileri düzeye taşıyacaktır. Kendi bakış açılarının elverdiği düzeyde kurulan ilişkiler, insanları anlamadan yargılamanın, önyargı oluşturmanın kime ne faydası var?
Cicero derki: 'Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir.' Bu hususta gelişmenin emekle üretimle sağlanabilineceğini görmemiz gerekir geleceğimizi temsil edecek olan taze beyinlere ihtiyacımız var. Her bireyin yargıcı kendi vicdanıdır. Metalaştırmak, ilkel bir yaklaşımdır. Empati kurmak nedir? Hakkari'de günümüz koşullarında yaşanılan intihar olayları sosyo-politik-kültürel bozulmalara karşı henüz bir çözüm üretilmemekle birlikte, soruna yüzeysel yaklaşılmaktadır.
Herhangi bir deprem durumu karşısında bir şeyler yapabilecek bir irade var mı? Altyapı sorunlarına hâlâ bir çözüm üretilmemiş, işsizliğe karşı önlem olarak alımlarda nasıl bir yol izlenecek? Liyakat esas alınmadan hiçbir çözüm üretilemeyeceği gerçeği ne zamana kadar göz ardı edilecek? Gençlerin gelecek üzerine bakış açıları ne olacak? Soruna tek yönlü, sadece at gözlüğünden bakılarak bir çözüm üretilemeyeceği ortadadır.
Toplumsal cinnet, bir tahrip sorunu olmakla beraber, günümüz siyasetinin bir çözüm üretemediğinin algılanması gerekir. Maddi dünyanın algısını görüp, manevi değerleri metalaştırmak ilkel bir yaklaşımdır. "Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam." (Bediüzzaman) anlayışına sahip bir İslam filozofunun bilgenin sözüyle maneviyatın ne kadar önemli olduğuna büyük bir örnektir. İnsanların bir arada yaşadığı yaşam koşullarının düzenlendiği, insanca yaşama arayışı önemli bir konuyu dile getirmekle beraber, çözüm odaklı siyasetle gerçekçi bir sonuca varılabilir.
Yorgun bir ruhsal durumun ilkellikle bağdaştığı bir ortamı kimse arzu etmez. Yaşadığımız toplumda bir önyargı bulunmaktadır: Siyaset kirlidir. Anlayışı yaşam bulmaktadır. Aslında doğru olan, bizim siyaset yapmayı bilmediğimizdir. Aldatma sanatlarına fazla bağlı kaldığımız gerçeğidir. Kirli olan, bizim siyaseti yapamadığımızdır, bencilliğimizdir.
Siyaseti toplum sorunlarının en büyük, ivedilikle tartışıldığı, çözüme kavuştuğu mekanizma olarak görmemiz gerekir. Siyaset, tartışma kültürüdür. Sorunlara iletişim yoluyla çözüm üretmektir. Siyaseti oluşturacak kişilik, tamamıyla farkındalık yaratabilmeli, belirli bir duyarlılığa sorumluluk adına sahip olmalıdır. Cahil birinin siyaset anlayışı, okuma yazma bilmeyen birinden bir eser oluşturmasını istemeye benzer. Tolstoy'un 'Efendi Uşak' adlı eserinde olduğu gibi, başkalarını kendilerine bağlı birer köle gibi algılamak hezimettir.
Geleceği umutla düşlemeyen gençler, geleceğe karamsar yaklaşım, her şeyin maddi bir düzenin iyileştirilmesi olarak görülmesi büyük bir yanılgı doğurmuştur. Maddiyatın önemli olduğu gerçeğinden yola çıkılarak, manevi hazzın tatmin edilmesi gerekir. Gençlerin koşullarının iyileştirilmesi, sosyal ortamın korunması, ihtiyaçlarının giderilmesi, ekonomik eşitsizlik, bunlar başlı başına bir sorun teşkil etmektedir.
Kimin umurunda sermayenin geçişi? Kalıplaşmış beyinler bir şeylerden elini çekmediği sürece hiçbir değişim sağlanmayacaktır. Özgürlük temelinde bir gelecek kurma fikrine neden yabancılaşıyoruz? Gereksiz bir ego, hastalıklı kibir, ardından gelen kendini tatmin dürtüsü, bazılarının rant uğraşları, sözde özgürlük istemleri... Bizi hangisi ilgilendiriyor? Son yıllarda gerçekleşen intihar vakalarının üzerine hangisi kafa yormaktadır, liyakatsiz işe alımlar aşiretler arası ayrım yapılması son derece ilkel yaklaşımdır. 21. yüzyılda kişinin hangi aşirete mensup olduğu kimin umurunda? Birleştirici bir rol alınması gerekirken, ayrıştırmaya ne gerek var? Anlamayanlar için de kendilerini aristokrat birileri sanan zihniyet, insanlığın uzayda varlık hissettirdiğinin farkında değil mi? Dünya değişiyor, insanların aklıyla alay etmesinler. Arkalarına baktıklarında gölgelerinden başka bir şey görmeyen bir zihniyetin esasında neyle alay ettiği, herkesin gözle gördüğü bir gerçektir. Duyarlılığımızı kaybettik, birbirimize yabancılaştık sadece kullanabileceğimiz bir meta olmanın ötesine geçemeyecek bir algılayışa kapıldık. Gençler sorguluyor ileri bir yaşam düzeyini tartışıyorlar. Hikayelerle geçiştirilen uyutma öğretilerine artık kimse inanmıyor. Akıl vicdan üzerine bir çözüm üretmek kaçınılmazdır. Kişinin vicdanı duyarlılığının aynasıdır. Siyasette vicdanın muhasebesidir.