Dışlanmak,başkaları tarafından ötekileştirilmek,yaşamımızda anlam arayışına iten davranışlarımızın bütünlüğü bizi varlığımızın boyutuyla değerlendirdiğinde şüphesiz ki bir anlam arayışına götürmektedir.

Kendi değerlerimiz etrafında anlam arayışımıza yol açacak mevcut etkenleri beraberinde yaşatacak sürekliliği bireysel olarak sürdürdüğümüz felsefemizi nitelendirmek adına anlam veririz yaratılış amacımız burada yatar.

Günümüz toplumu, bireyselliği ön planda tutan bir yaklaşımı benimsemektedir.Yalnızlaştırılan toplum, suskun, bencil,bir varlık metoduna dayalı olarak kendini var etme mücadelesi içindedir.

Yaşanan durumlar kimsenin umurunda değil; herkes, günübirlik yaşam mücadelesi veriyor ve yarının getirebileceği olumsuzlukları düşünmüyor.

Geleceğimiz, insanlarımızın yaşadığı olumsuz durumlar karşısında etkileneceğimiz gerçeğinin farkında olunmamış gibi görünüyor.Kültür değişimi, davranışların adapte olamaması, yenileşme hareketleri ve tüketici toplum,günümüz gençlerinin gelişmiş bir anlayışa sahip


olmasından ziyade içine kapanmasına neden olmuştur.Güvenilir bir toplum inşa edilememesi,toplumun baskıcı davranışları olumsuz etkilemektedir.Öngörülemeyen davranışlar ve düşüncesiz,tutarsız hareketler, sadece "ben bilirim" mantığına evrilmiş bir zihniyetin etkilerinin gençlerde güven sorununa sebep açtığı bilinen bir gerçektir.

Feodal yapı, bu durumdan rahatsız olacak ki Kürtlerin yaşantısından örnektir;Geçmişte, en ufak bir sorunla karşılaşıldığında, akrabalar aileyi bütün bireyleri soruna müdahil ederdi.Buradaki sorun akraba ilişkilerinin bozulması ve feodal sistemin zarar görmüş olmasından kaynaklanmaktadır.

Ne kadar eleştirilirse eleştirilsin,feodal yapı birliktelik sağlamıştır; feodal sistem ayrımcılıkla ilişkilendirilemez.Feodal yapı, kültürel geleneklerin toplamı olduğu için önem kazanır.Ötesinde bir ayrımcılık söz konusu bile değildir.

Gelenekselci yapıda olan aşiret ilişkileri bütünleştirici bir görev oynamaktaydı.Bilmeden gösterilen davranış modelleri,yeni anlayışa sahip insanların algılamalarını,sözde modernizm altında teknoloji bağımlılığıyla ortadan kalkan geleneklerin tahrip edilip yerinin doldurulamamasını ve ardından güven duygusunun bozulmasını sağlamıştır.

Basit sözlerle, bu durum geçiştirilemez.Vicdanlı olan her bireyin bu durumda sorumluluk alması gerekir.İlin önemli konumunda bulunan valiliğe bu konuda büyük görevler düşmektedir. Hakkari'de bilinen gelenekselci anlayışa sahip aşiret temsilcilerinin bu durumun üzerine eğilmeleri gerekir. Bu durum, toplumsal bir sorundur.

Gençlerin değerlerinin anlaşılmaması, üzerine yapılan yanlışların ortak noktada çözüm üretilmemesi sorunun özüdür. Bu insanlar bizim insanlarımızdır.Yaşamımızda amacımızın ne olduğunu bilmeden olumsuz bir anlayışa mahkum olduk.Yaşamın ne kadar erdemli olduğunu, insan bedeninin ruhsal yapısının ne kadar önemli olduğunu görmemiz gerekir.

İnsanın kendine zarar vermesi yapılmaması gereken bir davranış biçimidir. İnsanın canı değerlidir. Tabiatta bulunan her olgu, varlığıyla beraber bir bütünlük, bir gereklilik ortaya koyar. Beden, ruhsal anlamla değer kazanır. Bugün başkalarının başına gelen, yarın sizin de başınıza gelebilir. Empati kurulmalı. İnsan sadece kendini düşünen, egoist bir birey profilinden çıkmalıdır.
Hakkari bir zamanlar kültür merkeziydi.

Aşiretler kültürel anlamda değerdi.Geleneklerimizin başlangıç noktasıydı. Sayısız önemli insanın bilgenin olduğu bir yerdi. Günümüze bakıldığında, son derece geçmişini bilmeyen,geleceğe korku ile yaklaşan, yanlış algılayışların geliştirildiği gençlerin değerlerinin anlaşılmadığı zamanın eksik gördükleri davranışları günümüzde gidermeye çalıştıkları bir anlayışa sahip bir toplum haline geldik.

Çok değerli insanlar var elbette ama değer verilmiyor. Önce kişi kendine, sonra çevresine değer verir. Birey,kendini gerçekleştirmekle mükelleftir.İnsan sosyal bir canlıdır, diyen antik Yunan filozofu Aristoteles, bir arada olmanın insan doğasına uyum sağlayabileceğini, yalnızlaştırılmanın insan doğasında yer edinmediğini ortaya koymuştur.

Ruhsal anlamda tamamlamak, kişinin kendisini tanımasını sağlar. Biz biliyoruz ki teknolojik ortam, sanal ortam gençleri bilgi kültüründen yoksun bırakmaktadır.Herkes bunun farkında, ama intihar vakalarının altında yatan sebep, sanal bir gerçeklikle sınırlanamayacak kadar önemli bir durumu teşkil ediyor.

İlin ileri gelenlerinin duruma eğilimli bir konumdan halkla bütünleşme arayışı içerisinde olması, insanlara karşı duyarlılığını ortaya koyması durumda, bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşlarının bu toplumsal soruna eğilmeleri gerekir. Yapacakları bilgi alışverişiyle sorunun çözümü ileri bir seviyeye taşınacaktır.

Bizim toplumda soruna karşı çözüm üretmek için öncelikli olarak sorunu bilen kişilere başvurmamız gerekir. Sosyolojik yapısı iyi irdelenerek çözüm bulunabilir. Sonradan toplum yapısını bilmeyen, toplum adına konuşan bir kişiliğin ortaya koyacağı çözüm değil, sorun olacaktır.

Birilerinin güzellemeleri için algılayışa gerek duymak yersizdir.Ortada olan bir sorun var: toplumsal yapı bozulduğu gerçeğidir.Gençlere sahip çıkmak gerekir.Bireysellikten toplumsallığa dönme gereksinimimiz var.İleride olacak değişimi, teknoloji bağımlılığıyla değil, kültürün niteliklerini taşıyan davranış modellerimizle göstermeliyiz.

Hepimiz birer hiçliğiz; varlığımız belirli zaman aralıklarıyla kendisini gösteren bir düzenin içerisinde,bedenle ruhun uyumundan oluşan bir gizemdir.Bir şeyleri fazla abartıp hayatımızı sorgulamadan anlam arayışını oluşturmadan,hayatımıza son vermek nitelikli bir eylem değildir.

Elbette her insanın farklı hassasiyetleri vardır. Sorunlar karşısında duran irademiz başka yaşamlar karşısında bir mücadele oluşturmayabilir,ama sorunun çözümsüz anlama gelmediği,toplumun sorunlar karşısında dayanışmasıyla bir şeyleri çözebildiğini ortaya koymamız gerekir.
Her insan değerlidir; kişiliğiyle bir bütündür ve bu şekilde anlam kazanır. Bizde bu değeri kendi insanlarımıza vermeliyiz, onlara anlam katmalıyız.

Kişi önce kendinden başlar sevmeye, sonradan topluma bulaştırır bu içtenliğini. İnsanlarımızı yalnızlaştırmayalım, toplumsal duyarlılığımızı gösterelim