Söze nereden başlayacağımı bilemiyorum. Burdur’dan gelen acı haberle yıkıldı adeta bu şehir. Siz buna kader mi dersiniz? Yoksa başka bir şey mi dersiniz? Ne dersiniz deyin. Ama o samimi gülüşü ile hafızalardan silinmeyecek bir etki bırakarak dönüş bileti satılmayan bir yolculuğa gitti. Hasret’i uğurlamaya gelen kişilerin gözlerinden akan yaşlar Zap suyunun derinliğine doğru akıyordu adeta. Buna yürek mi dayanılır? Güler yüzündeki tebessümü ardında bırakarak gittin. Güle oynaya beraber olduğun can dostlarınla son kez vedalaşarak hayata gözlerini yumdun. Kelimeler kifayetsiz kalır bu acıyı anlatmaya. Daha çok erkendi be unutulması asla mümkün olmayan silinmeyen bir acıyı yüreklerimize kazıyarak sessiz sedasız ayrıldın aramızdan. Bu dünyada seni hep o güler yüzünle hatırlayacağız. Sevgili kasım mucizelerle gel diyorduk yine hoyrat yüzünü bize gösterdi. Bugün bu şehirde kelimeler boğazda düğümlenmiş hiç kimse yutkunamıyor.

Ah be sevgili Hasret dillerden düşmeyecek ağıtlar yazdırdın bugün. Hayallerini gömdün bir avuç toprağa. Zaten insan dediğin nedir ki? Hayattayken varızdır; ölünce sesimiz bu boş kubbede bir hoş sada olarak kalır.. Bütün gün arkadaşların fotoğraflarına bakarken o güzel yüzün bir an olsun hiçbirinin gözlerinin önünden geçmedi. Doğru ölüm herkes için vardır fakat; ne yapsınlar kimsesin inanası gelmiyor. Bizi bırakıp gitmemeliydin. Elim, kalemim bu acıdan varmıyor seni anlatmaya. Daha Cilo dağının eteklerinde festivalde halay çekecektik seninle. Kınalı kuzusu gibi sevip saçını tarayan anneni de bırakıp gittin. Hangi annenin yüreği dayanılır ki bu tarifsiz acıya. Her gece çiçeğinin koklamasını beklerken hazan yaprağı gibi kayboldu annesinin gözünden. Ne olurdu ki şimdi gözlerini açman ve okul sıralarında seni bekleyen arkadaşlarının yanına dönmen. Bir yandan göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibi hissediyor bir yandan da bütün gün gelecekmiş gibi bekliyorlar arkadaşların. Ne olacak ki şimdi gelsen gözlerini açsan da o güler yüzünü tekrar görsek. İnanasım gelmiyor tabi çünkü toprak aldığını geri vermiyor. Ama biz seni toprağa değil yüreğimizin en derinine gömdük. Seni her zaman o gülüşünle hatırlayacağız.

Bir tarafta yeni bir âleme yolculuğa başlayan sen. Öte tarafta senin cenazenin arkasında saf tutan, dünya yolculuğundaki sevenlerin. Toprakla buluşma vakti geldiğinde derin bir çukur oluştu sevenlerinin yüreğinde. Derin acılar birikti her birinin göğsünde. Gözlerinden yağmur damlası gibi akan yaşların yerini sele bıraktığını görmen lazımdı. Her şeyi geçtim beraber koştuğun, yorulduğun aynı sıralarda gülüşünü sırını paylaştığın İrem ve Fatma’ya ne nasıl anlatacağız şimdi bu durumu biz bile inanmazken onlar nasıl inanacak bu acıya. Daha çok erkendi. Dört tarafı dağlarla çevrili şu güzelim coğrafyanın en güzel çiçeğiydin sen. Ters lalelerin içinde fotoğraf çektirecektin daha arkadaşların ile. O asi çiçeğin kokusunu götürecektin arkadaşlarına. Ölüm kelimesinin yüzü soğuktur ve insanın tüylerini çalı dikeni gibi yapar, ölümü ensende hissettiğin anlarda bunu anlar insan.

 Güzeller güzeli bir HASRET geçti bu dünyadan.