Afetleri Afiyete Dönüştürmek Oktay Kızılkaya yazdı...

Merhaba Kıymetli Okurlar, 
Kahramanmaraş ilimizde yaşanan ve diğer on ilimizde de ciddi etkiler oluşturan, yaklaşık on dört milyon vatandaşımızın doğrudan ve tüm ülkemizin de dolaylı etkilendiği yüzyılın afetindeki acılar hala tazeliğini koruyor. Rabbim, bizleri, semavi ve arazi her türlü afetlerden muhafaza eylesin. Çalıştığım kurumda, sorumluluk alanıma giren afetler, (deprem, yangın vb.) ve iş güvenliği konularında, okullarımızda, naçizane eğitimler verdim, tatbikatlar yönettim.

Uzun uzadıya depremlerden bahsetmeyeceğim; çünkü hepimiz, ekranlardan yeterince bilgileniyoruz. Lakin, naçizane verdiğim eğitim ve yönettiğim tatbikatlarda, konunun ne kadar önemli ve hassas olduğuna parmak bastığımı görmek beni vicdanen rahatlatıyor. Depremi yaşayan her vatandaşın bir anısı mutlaka vardır. Sivil Savunma Uzmanı olan bir meslektaşımın dediği gibi kayda değer ders alınabilecek anıları, kaynağından sıcağı sıcağına toplamak, kitaplaştırmak ve genç nesillerin bilgisine sunmak lazım; ayrıca Japonların yaptığı gibi bu deprem anılarını, başta öğretmenlerimiz olmak üzere öğrencilerimizin okumasını ve üzerine düşünmesini de teşvik etmek çok faydalı olacaktır.

Bazen bir anı on saat konuşmayla anlatılabilecek dersi verir. Bunun örnekleri çoktur. Lakin dünü telafi etme imkânımız yok; ancak yarınlarımızı, çocuklarımızı ve torunlarımızı, olası afetlerde en az zararla kurtarma imkânımız hala var. Yeter ki dünden ciddi anlamda ders alarak, bugünü yaşayalım ve yarına en güzel şekilde hazırlanalım. Ümit ediyorum ki, afetler afiyete dönüşüverecektir…

İşte tam da bu noktada, mülki idare amirleri ve belediyelerin, bu konuya bakış açıları, hayati önem taşır. İlimize teşrif ettiği günden bu yana, “Halka Hizmet Hakk’a Hizmettir!” düstûru ve insanı merkeze alan bir yönetim modeli anlayışıyla; devletin vefa, şefkat ve merhamet yüzünü net ve somut bir şekilde halka gösteren, halkın içine girip olayları bizzat kendisinin kontrol etmesine şahit olduğumuz, gerçek bir halk adamı olan sayın valimiz, gerek görevlerinin getirdiği sorumluluğu en iyi şekilde bilen, gerekse de hoşgörüsü ve anlayışlılığıyla da halkın sevgisini kazanmaya devam eden nadir mülki idare amirlerimizdendir.

Depremin ilk gününden itibaren 4 ay boyunca Hatay'da kalarak umudu, dayanışmayı, emeği, birlik ve beraberliği en gerçek haliyle yaşayan ve tecrübe eden, afetzedelerin acısını yüreğinde hisseden Valimiz Sayın Ali Çelik, Hakkari’miz için büyük bir nimettir. Her fırsatta, ilimizin en önemli meselesinin kentsel dönüşüm olduğunu vurgulamakta ve ne mutlu ki ilimizin çok ihtiyaç duyduğu lojistik merkezini Yüksekova’da hayata geçirmesiyle buna yönelik çok önemli ve somut adımları da atmaya başlamıştır. 
 Sayın Valimize, şükranlarımızı sunuyoruz. 

Değerli Okurlar, 
Her şey akla muhtaç, akıl da tecrübeye ve en iyi okul tecrübedir, sırrınca bu depremlerden çok önemli dersler çıkarmalıyız; lakin afetlere karşı; zihnen( bilgi ve plan ile), maddeten (tedbir ile ) ve manen (duâ ile) hazır olursak yıkıcı etkilerini daha kolay atlatabiliriz. Çorum Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Sivil Savunma Uzmanı olan aynı zamanda yazar ve şair, Mahir Odabaşı’nın bu bağlamdaki çok güzel bir önerisiyle ve bu depremlerin ardından kendisinin yazdığı bir şiirle yazımı bitirmek istiyorum. Üstad diyor ki : “Ne olur, üniversitelerin inşaatlarla ilgili mühendislik bölümü öğrencilerine, deprem bölgesini bir plan dâhilinde iyi rehberler refakatinde gezdirelim.

Afetzedelerin acılı hikâyelerini birinci ağızdan dinletelim. Gözyaşlarına şahitlik ettirelim.''Söylersen unuturum, gösterirsen hatırlarım; ama yaptırırsan hiç unutmam ve ihtiyaç halinde doğrusunu yaparım,'' misali, yarın etkili ve yetkili olduklarında, kontrollere gittiklerinde, ruhsatlara imza atacakları zaman, mutlaka olumlu etkisi olacaktır. Planla uyuşmadığı zaman: ''Ben ta öğrenciliğimde deprem bölgesini gezdim gördüm, imza atıp vicdan azabı çekemem,'' diyecektir.

Allah aşkına, bizlerin, Japonlardan ne eksiği var. Onlar daha dört beş yaşlarından itibaren çocuklarına Hiroşima'yı, Nagazaki'yi ve diğer felaket bölgelerini gezdiriyorlar. Bir daha tekerrür etmemesi için umudumuz sizsiniz, diyorlar.”Mahir Uzmanımızın bu çok kıymetli bulduğum önerisine ilaveten, imkân olsa da buna fen liselerinin son sınıf öğrencilerini de eklesek; çünkü yarın bu okullarımızdan mezun olanlar da ülke yönetiminde önemli yerlerde olacaklardır, ne derseniz? Mahir Üstadımın yazdığı şiirle sizleri baş başa bırakırken herkese, afetlerden uzak bir yaşam diliyorum.

PERİŞAN ETTİ MARAŞ DEPREMİ !

Kimi bebek, kimi genç, kimi yaşlı,
Hepsinin hikâyeleri kaldı yarı başlı,
Seksen beş milyonun ise gözü yaşlı,
Perişan etti hepimizi Maraş Depremi.

Bak hele kriş var, kolon hiç yok,
Hatalar bir, iki, üç değil, pek çok,
Sizde hiç mi vicdan azabı yok?
Perişan etti hepimizi Maraş Depremi.

Urfa, Maraş'a ağlasam Hatay üzülür,
Malatya'ya koşsam, Adıyaman hüzünlüdür,
Ya Diyarbakır, Osmaniye, Kilis, Adana, Antep!
Perişan etti hepimizi Maraş Depremi.

Ne hayaller kurulmuştu yarınlar için,
Hepsi birden gitti, hem de ne biçim,
Ekranlara bakamıyorum sızlıyor içim,
Perişan etti hepimizi Maraş Depremi.

Bunda, kimi yükümlü, kimi de gönüllü,
Yardım ediyorlar kendilerince her türlü,
Amaçları, afetzedelerin gülsün az yüzü,
Perişan etti hepimizi Maraş Depremi.

Eleştiri olsun tamam, ama çözüm ile,
Yanlış haberleri gördüm, gözüm ile,
Ayıptır, günahtır yapmayın bile bile,
Perişan etti hepimizi Maraş Depremi.

Herkes şapkasını koymalı önüne,
Tefekkür etmeli vebalim ne diye,
İhmalin varsa vicdanın seninle,
Perişan etti hepimizi Maraş Depremi.

7,7 ile önce Pazarcık, sonra Elbistan,
Yüzyılın felaketi diyorlar, buna inan,
Ders almak var, diğer faylar uyanmadan,
Perişan etti hepimizi Maraş Depremi.

Kol bir yerde, bacak bir yerde,
Yürek dayanmaz bu görüntülere,
Artık afetzedeler emanet bizlere,
Perişan etti hepimizi Maraş depremi.

Odabaşı der, hangi birini yazayım?
Vebali olanların mezarını kazayım,
Fitne çıkaranların oyununu bozayım,
Perişan etti hepimizi Maraş Depremi…
( Mahir Odabaşı )