Elinden geldiği halde kötülüğe engel olmayan, onu teşvik ediyor demektir.

Latin atasözü

İnsan olmak değerler etrafında toplanmakla eşdeğerdir. Bir düşünceye sahip olmak, varlık göstermek, kendini tanımlamak, nasıl olması gerektiğini bilmek. Kısaca insan düşünebilen, bir tasarımın yol göstericiliğini yapan canlı anlamındadır. Belirli bir amaca sahip olmakla eşdeğerdir. İnsan vicdan muhasebesini içselleştiren canlıdır. Kendinde olanı yaşatmaya çalışır. Her bireyin benzersin tasarımı vardır.

Her varlık farklı bir yaratılışa sahiptir, kendini kanıtlamaya çalışır bu düzenin etrafında bir araya gelir. Önceliğini ilerleyici rolde oynamak üzerine kurar. İnsan bir ötesine doğru hareket ederek kendisini geliştir kabuğunu kırmaya başlar. Her ilerleme bir gelişim sağlar bir yeniliktir yenilik adına daha iyisi tasarlayabilen varlık ve yokluk etrafında var olan günümüz insanı amaçsız herhangi bir amaca sahip olmadan yaşama kültürünü geliştirmektedir. Tam bir kabusun içerisinde yaşam sürerek ''Pesimist'' bir ekole entegre olmaktadır. Umutsuzluk hiçbir zaman bu denli etkili olmamıştı. Çaresizlik, irade kırılması, kendisiyle yetinememe çareyi başka uğraşılarda arama. Oysa herkesin ideal bir hayat tasarımı vardır. Kimilerinin umutları başkalarının yalanlarının önüne geçmişti. Kendini kandırma uğraşısı bizim tasarım ve ilgisizliğimizin maskelenmiş bir aracı haline geldi.

Görmemek, yanlışların üstüne gitmemek, toz pembe yalanlar, başkalarının cehaleti hayalleri umutları olan nice insanın ardında bıraktığı çaresizlik, bilinçsiz uğraşı, halk tabakaları günümüz toplumuna ışık tutan bir ayna görevi görmektedir. Yazık oysa gençlerin istekleri ve yaşamsal tasarımları ne kadar umut bağışlayıcıydı. Umutları vardı. Kendini benzersiz addettiği yaşamlarında bir çizgi oluşturmuşlardı. ‘Yaşamdan kaçarak huzur bulunamaz'' der Virginia Woolf. İnsan gerçekliğiyle yüzleşmek zorundadır. Ardında bıraktığı gerçeklik gölgesi gibidir. İnsan olmak; çocuklara karşı duyarlı olmakla eşdeğerdir.

Çocuklara şiddet uygulayan insanlığını kaybetmiştir. Nefret insanları yorar. İstemediği bir bedene muhtaç bırakır,tüketir.Yok olmanın hazzını ardında taşır. İnsan hayal etmeden yaşayamaz keşfeder. Kendisini günümüzde ezberlediği iki kelimenin ardına saklayıp İbn i Haldun'un meşhur ''Coğrafya kaderdir'' sözünün ötesine geçiremez.

Kadercilik insanın eylemlerinin toplamı değil midir? Kaderimizi yaratıcıya borçluyuz. Bazı insanların çıkar eksenli davranışlarına değil ezberlenmiş anlaşılmamış yorumlanmamış her söz sahibine ağır bir yük getirir. Kendinden bir şey katmadığı sürece yorumlamanında bir anlamı önemi kalmaz. İnsan kültürüne diline benliğine sahip çıkmalı, varlığını yaşattığı gerçeklikle pekiştirmeliki özüne sahip çıkabilsin. Çocukluğumuzdan beri öğretilen ataerkil bir sözün özeti adam olmak kadın olmak denmez cinsiyet kavramını kutsallaştırmak adına...Schopenhauer derki: Akıllı olan, sohbet sırasında ne hakkında konuştuğundan ziyade kiminle konuştuğunu düşünerek hareket edendir. Bunu yaptığı takdirde sonradan pişman olacağı hiçbir şey söylemeyeceğinden emindir. Bilgece konuşmadığımız her yorum söz yapmadığımız eylem boşuna geçen bir zamandan farksızdır. Gerçeklikten insan kaçamaz bir toplum nasılsa o şekilde davranış üretir. Varlığını,fikriyatını,ruhsal anlamda ortaya koyar. Gereksiz övgüler,üstenci yaklaşımlarla bugüne kadar çare üretildiği görülmemiştir.İnsanlar birbirlerine nasıl muamele etmelidir. İnsan haklarına senin değerlerini tanıyan birine karşı nasıl olmalıdır. Özgürlük insan haklarına saygılı erdemli bireye birey olmanın yolu, ayrımcılık yapmadan dinleme kültürüne sahip olabilmelidir. Düşünen hayvanız der Aristoteles düşünebilme yetisi bizim vicdanımızı harekete geçirir. Çağın varlığına yabancı sahte ırkçı değerler insan varlığının karşı olarak anlamsızlaşırlar. Yaşadığımız çağ hastalıklar çağıdır. Cehalet, ırkçılık gibi bir Kürt atasözü derki:''Zana bipirse nezana bitirse''Bilgelik iyiliktir.Cehalet kötülüktür.ırkçılık çağın mantığına uygun olmayan bir hastalıktır. Yüzyılın modernizmine uygun değildir.

İnsanlık varlığı kolaylaştırmak üzerine adım atmalıdır değişim dönüşüm ve sürekli ilerleme bu eksende gerçekleşir. Yaşam amacımız nedir? ''Başkalarına zarar verdiğimizde rahatsızlık duyabiliyorsak insanızdır'' diyen Tolstoy un yaklaşımı doğrultusunda başkalarının acısını kendimizde hissettiğimiz hümanist felsefemizi hayata geçirebilmeliyiz. Kin nefret insanları yıpratır. Çağa ayak uyduramayan her düşünce yok olmaya mahkumdur.İlkel kabile sistemine ait gericilik gibi insan felsefesine aykırı her tür fikirde zamanla varlığını yitirerek gereklilik koşullarını ortadan kaldıracaktır. Niçin yaşadığımızı iyi kavramamız gerekir. Karşımızdaki nesneyi nasıl algıladığımız önemlidir. Derin öngörümüzü geliştirerek çağın koşullarına ayak uydurmalıyız. Değişim bizi zorunlu bırakır. Her zor adımın ötesinde kendinden sonra gelecek bir sonraki olumlu düşünce ile anlamlandırdığımız hayatımız bizde derin izler bırakacaktır. Bazı yasalar evrenseldir. Bütün insanlık için geçerlidir. İnsan olma addini kişi kendinde taşır. Bu yasalarda onun görüntüsünü verir başkaları için normalleştirilmiş olan haklar diğer insanlar içinde geçerlidir. Şiddete karşı durma bunlardan biridir. Kişinin yaşam değerinin garanti altına alınması varlık koşulunun gerekliliğidir. İnsan olmakta bu ilkeleri benimsemekten geçer.