Herkes yazar herkes çizer ama icraata gelince hepimiz sınıfta kalıyoruz maalesef. Yıllardır trafik ışığı olmayan bir şehirden bahsetmek istiyorum sizlere. Üst geçidi olmayan yaya geçidinin sadece asfalta çizilen boyalardan ibaret olduğu bir şehir. Her yıl onlarca trafik kazasının meydana geldiği bir kent. Sahipsiz olan bu şehrin son zamanlarda ki en büyük sorunu KİRALIK EV…


Siz nerede yaşadığınızı sanıyorsunuz. Bu kentin yüzde doksanı akraba geriye kalan yüzde 10 u memur ve güvenlik mensubu insanlar. Geçim kaynağı memurluk. Üretim yok iş yok fabrika yok ve yoklarla mücadele eden insanlar topluluğu. Memur olan 10000 bin liraya yaklaşan kiral bedeli olan evlerde yaşıyor. Memur olmayan rutubet ve ev demeye bin şahit evlerde 3000-5000 liradan başlayan kiralık evlerde yaşıyor. Onu da işi olmayana vermiyorlar. Yada evden çıkartıp memur olana daha yüksek fiyatla kiraya veriyorlar. İstediğiniz kadar kızın eleştirin beni, ama bu sehir böyle bir şehir değildi. Adam evini kiraya verecek diye 1 yıllık kira istiyor. Bende 1 yıllık kira verecek para olsa ne isim olur kiralık ev bakmaya. Kusura bakmayın ama bu şehirde hiç bir evin hakkı 5000 lira kira değil hayat şartları ne kadar zor olursa olsun.

Bizler bu şehir sayesinde insanlığı paylaşmayı ve misafirperverliği öğrendik. Ama bugün geldiğimiz nokta maalesef ki kimsenin kimseye tahammül etmediği kimsenin kimseyle paylaşım içine girmediği bir Hakkari görüyoruz. Ve bu kentin değerlerine ne yazık ki ihanet ediyoruz. Depozitonun ne olduğunu ben yeni öğrendim kira kontratının olmadığı güvenin ve akrabalık duygularının hakim olduğu bir şehirden nerelere geldik.

Ev sahipleri bana kızacak biliyorum. Serbest piyasanın ve fırsatçılığın kol gezdiği bu şehirde siz istediğiniz kadar beni eleştirin, ama her şey sizin elinizde bu şehirde aç yatan çocuklar var ailesi çalışmadığı için okuyamayan öğrenciler var. Her ne pahasına olursa olsun dağlarda canları pahasına kopardıkları otlarla geçimini sağlayan insanlar var. Çiftçi yok hayvancılık yok tamamen devletin sağladığı imkanlarla hayatlarini idame eden insanlarımız var. Asgari ücret yok iş alanı yok Görevi Hakkari merkezde olup evi Yüksekova’da olan insanlar var.

Her sene tayin döneminde ev sahibiymiş gibi evin içindeki kelepir eşyaları yüklü bir fiyata yeni gelen insanlara satıp üstüne birde komisyon alan ve buradan giden memurlar var. Neden bunun için bir komisyon kurulup üstüne gidilmiyor. Neden bu kadar çok sorun varken kimsenin ağzı bıçak açmıyor. Yıkılan askeri ve polis lojmanları yeniden neden yapılmıyor.

Depreme dayanaksız binalarda Allah’a emanet yaşıyoruz. Dışa olan bağlantımızı sağlayan tek bir köprü var. Bu kenti bu kadar çaresiz bırakıp kaderine terk etmek nedir ya… Hakkari’de Hayat var sloganıyla yaptığınız onca harcamayı devletin hazinesinde bulunan arsalara bina yapıp bu şehrin biraz nefes almasını sağlayamazmıydınız?

Milletvekilleri neden bu konuyu meclis gündemine taşımıyor STK lar neden sessiz. Hergün onlarca insan ev bulamadıkları için ailesini bu şehirden götürmek zorunda kalıyor. Bu küçük şehirde her hafta onlarca düğün oluyor. Buda onlarca yeni yuva demek. Bu sorun nasıl çözülür bilmiyorum ama herkes elini taşın altına koysun şapkasını önüne alsın ve düşünsün yaşadığımız yer Hakkari….