Bir ülke ne özgürlük olmaksızın ne de erdem olmaksızın iyi bir biçimde var olamaz Jean-Jacques Rousseau

Bir toplum düşünün farklı dilden farklı dinden bireylerin bir arada yaşadığı insanları bir arada tutan, varlığına saygı duyan, değer veren özgürlüğü kutsayan bir yönelimi olsun. Kişilik sahibi gerçeklikle bağdaştırılan toplum için sıradan bir yapıdan bahsetmiyorum.

Değerlerin anlam önemini bilen, ilkelerle bağdaştırılan yönetim anlayışını içerisinde barındıran çözüm odaklı bir gerçeklikten söz ediyorum.

Bir insanın kişilik yapısından insan gerçekçiliğini bilen bir kişilikten içinde yaşadığımız toplum için öncelikli olarak umut ettiğimiz ve bunun ardından gelen yaşam sorunlarını çözebilen bir gerçeklikten söz ediyorum.

''Devlet insan içindir''ilkesine bağlı olarak insan faydacılığının esas alındığı insanların öncelikle varoluş amacı güderek kendini adadığı realist bir toplum perspektifinden söz ediyorum.

Sorunlarımızı bilmeden bir çözüm oluşturamayacağımız anlayışına dayanarak öncelikle yaşadığımız ortamın koşullarına kendi gerçekçiliğimizi tanıyarak algılamalıyız. Önceliğimiz toplumun eksiklerine yanlışlarını görmek olmalıdır.

Bizler var olduğumuz düzende her zaman yenilik arayışına bağlı olarak değişen dönüşüme uğrayan bir toplumun önceliğini esas alarak tasarlamalıyız. Doğrularımızla bir arada yaşama ihtiyacını gerçekleştirmemiz gerekir.

Bulunduğumuz coğrafyada her geçen gün toplumsal sorunlar yığın halinde birikerek yeni hengamelerin doğmasına sebebiyet vermektedir.''Her insanın kendi kimliğinde mahfuz bir mülkiyeti vardır. Buna kendi dışında hiç kimsenin bir hakkı yoktur.

Bedeninin emeği, ellerinin işi tamamen kendisine aittir''der John Locke bizler yaşadığımız süreçte çözüm arayışını siyasette arama yolunun takip etme ihtiyacı duymaktayız toplum yöneticiliği gelişim sağlamakla beraber çözüm üretmek gerekliliğini kendinde bulundurmaktadır. Siyasi kişilik bir figürdür. Toplumu şekillendiren büyük bir etkiye sahiptir.

Kişi toplumu bilen yönetici değerlerine entegre olmuş bir anlayışa sahip olmak zorundadır. Siyaset bilgili olmayı gerektirir. İdeal bir yaşantının temsilcisi olmalıdır. Başta gençlere topluma verilebileceği faydayla bu mevcudiyetini korur. Birey kendisinin yöneticisidir. Her bir siyasi figürün topluma verdiği mutlak fayda beraberinde büyük sonuçlar getirecektir.

Yaşadığımız ülke gerçekliğini kabul ederek bir sonuca varabiliriz ;çözülmesi gereken sorunların ardında yatan nedenlerin toplum gerçekliği göz önünde bulundurularak çözüm üretebileceği ortadadır.

Yasal düzen içerisinde bulunması gereken kültürel yaşam hakları siyasetin diliyle garanti altına alınması önemlidir. Birey özgür iradesiyle yaşamını sürdürmek zorundadır.

Bize büyük bir vaat gibi gelebilir; ama özünde insani bir ihtiyaçtır. Devlet bir aile yaşamıdır. Toplumun gelişiminin teminatıdır. Aristoteles'in tezine dayandırılarak oluştuğu düşünülür.

Yaşadığımız günümüz Türkiyesinde Kürt sorununun demokratik çözümü, laikliğin dini özgürlüğün garantisi olduğu düşünülerek;(bütün dini kurumların yaşam haklarının devlet tarafından güvenceye alınması) ve bunun sonucunda bir arada yaşam için daha güçlü bir iradeye sahip insanlar tarafından siyaset mekanizmasının devreye sokulması sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır.

Alevilerin kültürel haklarının anayasal güvenceye alınması farklı kültürlere imkanlar verilmesi çok kültürcülüğün gelişimine katkı sağlayacaktır. Günümüz toplumu bu özgürlük mekanizmasını siyasi iradenin elinde bulundurmaktadır.

Devletin siyaset bilinci toplum yararlılığıdır. Toplum için gelişim kat etmeyen her irade belirli bir zaman sürecinde değişerek varlığını yitirmektedir.

Siyaset toplum için vardır. Her dönemin egemen yönetimi sonraki dönem için gereklilik koşullarını yitirmektedir. Günümüz toplumunda var olan sorunlar hatalarını kabul eden çözüm üretme gerekliliğini duyan bir iradeye ihtiyaç duymaktadır.

Farklılaşan yeni yüzüyle yaşadığı yüzyılın bakış açılarına göre kendini yenileyen bir yapı bunun temsilidir. Sorunun özü kabullenmemeye dayanmaktadır.

Siyaset söylem sanatı olarak kendini ifade etme varlığına gerçeklik kazandırma olarak varlık gerekçesini oluşturur. Birbirimize saygı duymak zorundayız.

Varlık gerekçemiz bunu zorunlu kılmaktadır. Bütün bireylerin olumlu ve olumsuz yanları vardır.

Siyasi otorite sadece klasik bir deyimle kucaklayıcı olma gerekliliğine bağlı olmamalıdır.
Değişen yaşam koşullarının gerçekliliğine de uyma gerekliliğini bulundurmak zorundadır.

Dünya şartları bunu zorunlu kılar.

Globalleşen dünyada yeni arayışlarla karşı karşıya olduğumuz için toplum da her geçen gün değişime ihtiyaç duymaktadır.

Demokratik sistemler ile yönetilen halkın çoğunluğunun iradesine başvurulan günümüz siyaseti bugün bir değişim isteğini içerisinde barındırmaktadır. Her birey kendi duruşunu yaşamını bakış açısını kişiliğine yansıtır.

Günümüz siyaseti var olan otorite ile kendi gerçekliğini toplumun gerçekliği ile birleştirmektedir. Siyasetin doğasına uygun olarak değişimin olmadığı her durum ardından kangrenleşen sorunların meydana gelmesini sağlar.

Çözüm üretme mekanizmasının devamlılığı sağlanmalıdır. Günümüzde gelişen dünyanın bu değişimine siyasetinde uyma zorunluluğu vardır. Gençlerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, sosyal sorunlara çareler üretilmesi, istihdam kültürel hakların anayasal güvenceye alınması yaşadığımız toplumu ileri bir seviyeye taşıyacaktır.

Geçmişin yaşantısından farklı olarak bir araya gelen Avrupa modernizmini yaşama geçirme eğilimi bilimin egemenliğinde üretici toplum düzeni içinde barındıran yaklaşım tüm toplumun ileri düzeye taşıyacaktır. Günümüz şartlarında iktidarların topluma fayda sağladığı elbette ortadadır. Yalnız dünyanın değişimi insanların her geçen gün değişen taleplerine cevap verecek koşulları içerisinde barındırması gerekir.

Değişimin insan tabiatı için gerekli şartları taşıyan günümüz koşullarında iktidara gelecek olan siyasi iradenin ilerleyici bir vizyona sahip olması sayesinde gelişecektir.

Çağ değişiyor ve beraberinde gelen insan beyninde zihniyetinde farklılık barındırıyor. Cesur adımlarla bir arada yaşamın öneminin bilinmesi gerekir. Siyaset mekanizmasıda yaşadığımız toplumda değişime gebedir.

Kültürün toplumsal gelişime katkı sağlayacağı bizim gerçekliğimizle yüzleşeceğimiz evrensel felsefenin bize katkı sunacağı bilinen bir gerçeklik olarak varlığını yaşatacaktır.