En çok sonbaharı severdi. Ve en çok sonbaharda esen rüzgar dalgalandırdı saçlarını. Belki gülmeyi icat eden değildi ama gülmek en çokta ona yakışıyordu. Bahara kurşun sıkılmaz diye bilirdim, hayaller çalınmaz umutlar tükenmez bilirdim. Kapkara bir günün ardından umutlarımız tükendi. Kayıp kentin kaybolmuş gülüşlerine tutsak olduk yine. Belki kader belki alın yazı ama hak etmedi böylesi bir ölümü Şilan.
Adına sevdam dediğin gecesi gündüzünden, kışı yazından, ayazı sıcağından uzun olan bu şehrin kara toprağında kokunu serpeceğiz can kardeşim…
Hani demişsin ya ben bir gün ölürsem;
Yüreğime sevgi, gözlerime güneş, toprağıma çiçekler ekin rengarenk. Çocukların gülüşünü serpin cansız bedenim üstüne. Bir gün ölürsem bütün ağrılarımla bırakın bedenimi toprağa. Çevirip güneşe yüzümü, suyun ağladığı bir çeşme başında; sevgiden, düşten, şiirden,şarkıdan bir mezar yapın bana. Sorarlarsa beni size;
Rüzgar nasıl inlerse dalında ağaçların, nasıl çırpınırsa bir yıldız boşluğa düştüğünde. Bir duman gibi kaybolup gitti deyin. Bir gün ben ölürsem zalim Zap suyunun derin sularında yıkayın cansız bedenimi. Bir çiçeğin bir böceğin veya bir çocuğun gülüşüne katın beni...
Şimdi ben öldüm ya yıldızlara saklayın gözyaşlarımı en acılı halimle hatırlayın beni. Üzerime şiir serpin gözlerime yağmur. Sığındığım türkülerle gömün beni. Şimdi ışıkları söndürün vakit uyku vakti...
Kör bir kuyunun dibindeyim şimdi
Pas tutmuş tutsak bedenimle savaştayım,
Kaybolmuşum yani, belli belirsiz mısraların yamacındayım,
Ve düşerim;
Yalın ayak araftayım,
Bekle beni karanlıkların efendisi.
Susamış bir tenin hüsranındayım,
Matemim çok,yolum uzun ve düşmüşüm.
Düzenbaz bir sevişmenin dudak payında gizlidir ömrüm,
Kaçak bir çayın son yudumundayım,
Düşmüşüm,
Düşlerim gibiyim,
Hiç bilmediğim bir renge bürünmüşüm,
Yüzüm eflatun,
Yüreğim siyah ve beyazın karışımı,
Namlunun ucunda ki,
O korkak mermiye benziyorum şimdilerde,
Tetiklesen hedefi şaşar,
Tetiklemesen düşerim yerlere.
Bitmişim yani,
Elimde avucumda sana dair bir iz bile yok,
Ak düşürdüm simsiyah saçlarıma,
Cereyan etmişim hüzünbaz sevdalara,
Ne sol yanımda bir ışık,
Ne sağımda sana benzeyen bir resim var.
Düştüm,
Ne kırılan bir kemiğim
Ne incinen bir kalbim oldu,
Dört bir yana savrulan umutlarım da yok artık,
Ve birde düşerken güldüğün o anki enkazım kaldı..
Tükenmişim,
Son çırpınışlarım belkide hayatla cebelleşmemin,
Bir son nefes daha alsam diyesim var belkide,
Ve bir umut doğar ansızın,
Şehrim gibi yani,
Bir tarafım hep eksik hep ezik...
Korkarım,
Sensizlikten değildir yalvarışlarım,
Vuslata vurur sabahlarım korkarım,
Vagonsuz bir trenin zaman ayarlı saati gibi
Durmak nedir bilmem koşarım...
Adım Şilan’dı benim dört yanı dağlarla çevrili bu şehrin en güzel çiçeklerinden biriydim. Kısa bir ara verdim gülüşlerime. Geçtiğim bütün sokaklara tebessümlerimi astım. Kayıp kentin asi kızı diye geçti adım. Unutmayın beni unutturmayın…
ABDULLAH DEMİRALP