Günlerdir üzerinde durduğum sosyal medyada yazdığım intihar vakaları ile ilgili yazdıklarım ve her geçen gün artan ölüm haberleri.

Umutsuzluk ve çaresizlik siz bunu nasıl adlandırırsınız bilemem ama ortada yüzlerce soru işareti var cevap bekleyen.

Hayatım boyunca hiç rastlamadığım kadar intihar vakaları oldu son yıllarda Hakkari ve ilçelerinde. Ve nedense intihar edenlerin çoğu genç hatta çocuk yaşta diyebileceğimiz kadar küçük ve masum.

Neden diye başlayan ve sonuçsuz kalan aslında susan bir toplum, sorgulayamadığımız onlarca sorun. Bu denli yaşamdan vazgeçecek kadar ne yaşadılar ki bu çocuklar. Oysa tarihi boyunca böylesi ölüm vakalarıyla lanse edilmiş bir toplum değildi Hakkari.

Yaşam koşulları hayat şartları ve özenilen yanlış hayatlar belki de sorun ne istediğimizi bilmeden hayal ettiğimiz hayatın çok uzağında bir yaşam sürdürmek.

Coğrafi konum itibarıyla ve yaşam standartlarının çok gerisinde kalan kentimiz, eğitim kalitesinin düşüklüğü sosyal medyanın şaşalı dünyası küçük yaşta başlanan duygusal travmalar ve hemen hemen her yaşta alıştırılılan zararlı alışkanlıklar.

Artan nüfus oranıyla beraber yaşanan işsizlik ve küçük bir şehre sığamayan kocaman hayat hikayeleri. Gencecik bedenlerin beyinleri ilim ile bilim ile yorulacağı yerde, maalesef ki üzülerek bunu söylemek zorundayım, saçma sapan videolarla hediye kazanmanın derdine düşen, daha 12 13 yaşında son model cep telefonlarıyla havasını cakasını atan büyüğe saygının olmadığı aşiretsel düşünen, bilim konuşacağı yerde siyaset konuşan, çaresiz bir gençlik ordusu yetişiyor maalesef.

Sosyal aktivitelerden uzak sanatsal etkinliklerden yoksun vakit geçirebilecekleri kültür ve bilgi odaklı yerlerin olmaması bu çocukları bu tür ölümlere sürüklemektedir.

Küçük bir şehrin her sokağında onlarca cafe onlarca okey salonu bulunan içlerinde bir tane bile kültür sanat adına bir oluşum içinde olmayan bu tarz yerler körelmiş ve yozlaşmış bir gençliğin yetişmesinde başrol oynamaktadır.

Günü kurtarma derdine düşen aileler maalesef çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamakta ve onları yeteri kadar dinleyip sorgulamamakta. Çoğu gençlerimiz şehir dışında çalışmakta. İş imkanı olmadığı için mecburi bir göç söz konusu. Ve orda hiç alışamadıkları bir hayatın ve hengamenin içinde buluyorlar kendilerini.

Uyuşturucu kullanımı hiç olmadığı kadar yaygın bir şekilde çoğalmaktadır. Öncelikle ailelerin özellikle çocuklarının okul dışında neler yaptıklarını nerelere ve kimlerle arkadaşlık ettiklerine çok dikkat etmeleri gerekmektedir.

Dediğim gibi sosyal medya dünyası çok farklı bir dünya ve orada dönen ahlaksızlığın orada yaşanan sahtekarlığın oluşan sahte dostlukların ve illegal sitelerde kaybedilen maddiyatın ve mahf olan hayatların haddi hesabı yok.

Bu şehirde birilerinin çıkıp taşın altına elini koyması gerekir.

Bu çocukların neden böyle bit yol seçtiğini araştırması gerekir.

Sonuç sebep ne olursa olsun bu çocuklar keyfinden bu yolu seçmediler. Onca yitip giden can ve yıkılan onca yuva kahr olan anne babalar.

Biliyorum bu sorumluluğu kimse üstlenmeyecek. Çünkü üç maymunu oynamak en iyi yaptığımız iş bizim. Sormuyoruz, sorgulamıyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın misali ateşin düştüğü evi yakmaktan başka kimseyi yakmadığını görüyoruz.

Gelin bu kentin gençleri daha fazla heba olmadan bu çocukların ahı daha fazla bizlerin vicdanlarını sızlatmadan, yarın çok geç olmadan bu sorunlarla beraber mücadele edelim.