Gazetecinin görevidir araştırmak, sormak, gizliyi açığa çıkarmak ve sorduklarına dair aldığı cevapları kamuoyuna yani halka açıklamaktır.

Biz kime soru sorarız?

Tabii ki, kamu kaynaklarını yöneten bu devlete vergi veren her vatandaşın toplanan paraların nerde harcandığını, doğru harcanıp harcanmadığını yine halk adına bizim seçtiğimiz iktidara sormaktır esas olan.

 Tabii bu harcamayı hem seçilmişler yapar, hem de onların bizim can ve mal güvenliğimizi sağlamakla yükümlü olan devletin idarecileri ve memurları yapar.

Bu ayın altısında Kahramanmaraş’ın Elbistan ve Pazarcık depremleriyle sarsılan ve büyük yıkım yaşanan ülkemizin 11 kentini, ilçeleri ve köyleriyle adeta bir harabeye çevirdi.

On binlerce insanımız hayatını kaybetti, yüz binlercesi yaralandı, milyonlarcası evlerinden barklarından ve işyerlerinden oldu tabiri caiz ise per perişan oldular.

Hazinemizin işte bu günler için devletin Merkez Bankasının kasasında sürekli bulundurduğu her yıl biraz daha artırarak tuttuğu yaklaşık 45 milyar lirası (yani eski parayla 45 katrilyon lira) mevcuttu.

Bu parayı bir gecede TBMM’nde AK Parti iktidarınca yapılan bir düzenleme ile hazineye devredilerek ilgili bakanlıklara dağıtılmış ve maalesef harcanmıştır.

Muhalefet partilerinin bütün itirazlarına ve kamuoyunun itirazına rağmen.

Ee şimdi bakıyoruz yaşanan büyük deprem felaketi için devlet halka müracaat ederek yardım istenmiş ve koskoca ülkemizde ancak 35 milyar lira toplanabilmiştir.

Ha, açılan yardım kampanyasında diyeceksiniz 115 milyar toplandı sen 35 milyar diyorsun. 

Evet doğru 115 küsür milyar toplandı, lakin bu paranın 90 milyar lirası devletin kasası ekside olan merkez bankası ve yine sermaye arttırımı için bizim vergilerden toplanan bütçeyle hazineden aktarılan paralarla sermaye sağlanan kamu bankalarından oldu.

Yani devlet bir cebinden çıkarıp diğer cebine aktarıyor.

İşte ülkemizin ahval-ı şeriatı budur.

İşbaşındaki hükümet zor günler için saklanan parayı bütün itirazlara rağmen bir çırpıda harcıyor diğer taraftan zor durumda kaldığında yine vatandaşına müracaat edip cebinden hem yardım dileniyor, hem bir cebinden çıkarıp başka bir cebine koyarak vatandaşa şirinlik numarası yapıyor.

 Neyse yazımın sonunda Hakkâri Valisine sorduğum soruların cevabını hala almadığımı belirtmek isterim! 

Niçin?

Neden?