Rapora göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası hala Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor. Havası en kirli olan ve buna bağlı ölüm oranının en yüksek olduğu il ise Hakkari oldu.
Fosil yakıtlara bağımlılığın en önemli çevresel bedellerinden biri hava kirliliği. Raporda ilk kez meme kanseri ile hava kirliliği arasındaki ilişki ortaya konuyor. Hava kirliliği sonucu gerçekleşen ölümler hem sayısal hem de orantısal olarak önceki yıllara göre daha fazla. Temiz hava politikalarıyla Türkiye’de 68 bin 440 kişinin hayatını kaybetmesinin önüne geçilebilirdi. Türkiye’de nüfusun yüzde 92’sinden fazlası hala Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluyor.
En fazla ölüm Hakkari’de
Hava kirliliğine bağlı ölümlerin yüzde olarak en yüksek olduğu iller, PM2,5 düzeyinin en yüksek olduğu ilk 10 il. Bir önceki yıl birinci sırada olan Batman’ın yerini Hakkari aldı. Hakkari’de 230 kişi hayatını kaybetti. Ancak PM2,5 düzeyi 5 µg/m3 ‘ün altına düşürülseydi bu ölümlerin yüzde 41’i önlenebilirdi. Ölüm oranlarında Hakkari’yi Batman, Şırnak, Muş, Malatya, Iğdır, Şanlıurfa, Ağrı, Osmaniye ve Gaziantep gibi Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bulunan iller takip ediyor. Bununla birlikte DSÖ değerlerine göre hava kirliliğine atfedilen ölümlerin sayısal olarak en fazla olduğu il, İstanbul (8 bin 357); onu İzmir (4 bin 852) ve Bursa (3 bin 657) izledi. Ankara’da hava kirliliğinden hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bin 155. Ölümlerin bu illerde sayısal olarak daha fazla olması, hava kirliliği düzeylerinden ziyade il nüfuslarının yüksek olması ile ilişkili.
Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel, İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında şunları söyledi: “Temiz hava hakkı, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkının önemli bir bileşeni ve bir insan hakkı. Bu hakkın etkili biçimde kullanılabilmesinin ön koşulu, soluduğumuz havanın kalitesini bilmek. Bu da ancak etkin bir hava kalitesi izleme sistemi, bu sistemden elde edilen verilerin doğru değerlendirilmesi ve kamuoyu ile şeffaf süreçlerle paylaşılmasıyla mümkün”
Hava kirliliğinden kaynaklanan ölümler 70 bine yaklaştı
Kara Rapor kapsamında her yıl düzenli olarak yürütülen sağlık etki değerlendirmesine göre 2022 yılında Türkiye’de hava kirliliği sonucu gerçekleştiği tahmin edilen ölümler hem sayısal hem de orantısal olarak önceki yıllara göre daha yüksek.
Sağlık etki değerlendirmesi çalışmasını yöneten halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan şöyle konuştu: “2022 yılında illerdeki ortalama ince partikül madde (PM2,5) düzeyleri DSÖ kılavuz değeri olan 5 μg/m3’e indirilebilseydi 68 bin 440 ölüm önlenebilirdi. 2022’de kazalar, yaralanmalar ve COVID19 nedenli ölümler harici gerçekleşen 30 yaş üstü toplam ölümlerin yüzde 14.2’si hava kirliliği kaynaklıydı.”
Çözüm önerileri
Türkiye enerjide fosil yakıtlara bağımlılığını hızla azaltmalı.
Ulusal hava kalitesi standartları iyileştirilmeli.
PM2,5 için ulusal limit değer belirlenmeli ve yürürlüğe alınmalı.
Hava kalitesi izleme çalışmaları iyileştirilmeli.
Ağır sanayi bölgelerinde hava kalitesinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönetimi sistematik hale getirilmeli.
Hava kirliliğinin sağlık etkileri saha çalışmaları ile araştırılmalı.
Çevresel etkisi olan tüm projeler için sağlık etki analizinin de yapılması mevzuata dahil edilerek zorunlu hale getirilmeli.
Türkiye imzaladığı hava kalitesine yönelik uluslararası sözleşmeleri uygulamalı.
Çevresel bilgiye ulaşabilmek için bilgi edinme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi sağlanmalı.
Rakamlarla hava kirliliği
Dünyada her yıl 4 milyondan fazla insan PM2,5 kaynaklı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.
2022’de Türkiye’de PM2,5 düzeyleri DSÖ kılavuz değeri indirilebilseydi 68 bin 440 ölüm önlenebilirdi.
2022’de Türkiye’de kaza, yaralanma ve COVID19 nedenli ölümler harici gerçekleşen 30 yaş üstü toplam 480 bin 991 ölümün yüzde 14,2’ü hava kirliliğine bağlıydı.
Yeterli ölçüm yapılan 71 ilde DSÖ’nün önerdiği yıllık ortalama PM10 kılavuz değer olan 15 µg/m3 aşıldı.
Türkiye’de nüfusun en az yüzde 92’si kirli hava soluyor.
2022’de İstanbul ortalama 38,41 μg/m3 yani DSÖ’nün 2,5 katı PM10 kirliliğine maruz kaldı. Ankara’da 39,25 μg/m3, İzmir’de ise 45,18 μg/m3 oldu. İzmir’deki PM10 kirliliği ulusal limit değerin de üzerinde.
Türkiye’de yaşayan bir kişi, yıllık ortalamada 26 µg/m3 PM2,5 kirliliğine maruz kalıyor. Bu değer DSÖ’nün kılavuz değerinin beş katı.
2023’te SO2 (kükürt dioksit) oranı altı ilde, Manisa, Şırnak, Adana, Muğla, Konya, Kütahya’da aşıldı. Bu illerde kömürlü termik santraller ve enerji için kömür kullanan ağır sanayi bulunuyor. Kükürt dioksitin başlıca kaynağı kömürün yakılması.
NO2 (azot dioksit) Kayseri, Kahramanmaraş, Kütahya, Erzincan ve Bolu’nun aralarında olduğu 10 il DSÖ’nün 24 saatlik ortalama kılavuz değeri olan 25 µg/m3’ü en çok aşan iller oldu. Azot dioksit kirliliği en çok trafikte ve sanayide fosil yakıt tüketiminden kaynaklanıyor.
NO2’deki (azot dioksit) her 10 μg/m3’lük artış, meme kanseri riskini 1,02 kat artırıyor. Her 10 μg/m3 PM10 artışıyla meme kanserinden ölme riski 1,05 kat çoğalıyor.