Bütün boyutlarıyla zengin bir kültür turizmi potansiyeline sahip olan Hakkâri’de, bir kısmı geçmişte yaşamış ve bir kısmı da günümüze kadar gelebilmiş gelenek ve görenekler, din, dil, yaşam tarzı ve sanata ilişkin çok sayıda değer yer almaktadır. Bu değerlerin her biri turistleri bölgeye çeken faktörler olarak rol oynamaktadır. Hakkâri, kültürel değerler noktasında  zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Yöreye özgü olan bu sosyal değerler ve maddi kalıntıların bir kısmı sergilenebilmiş ya da kendini ifade edebilmiş iken, bir kısmı henüz sergilenme fırsatı dahi bulamamıştır. Sergilenme fırsatı bulamayan en temel kültürel değerlerden biri hiç şüphe yok ki arkeolojik kazılar neticesinde ortaya çıkarılan bulgulardır. Hakkâri’nin kırsal kesimlerinde henüz tescil edilmemiş olsa da birçok sit alanın bulunduğu ileri sürülmektedir.

Şemdinli - Nehri Taş Köprü

Hakkâri’de iki farklı alanda tespit edilen kaya resimleri bulunmaktadır. Bunlar, Hakkâri merkeze yakın olan Tirişin Yaylası ve Yüksekova’daki Gevarok Vadisindeki kaya resimleridir. Şüphesiz kaya resimleri kadar ve belki de daha önemli arkeolojik eserler Hakkâri stelleridir. Hakkâri il merkezinde yer alan Çölemerik Kalesi’nin kuzeybatı eteklerinde, bugünkü Dağgöl Mahallesinde bulunan Hakkâri Stelleri, toplam 13 dikili taştan oluşmaktadır. 1998 yılından 2000 yılına kadar Hakkâri Meydan Medresesinde muhafaza edilen steller 2001’de Van Müzesi’ne taşınarak teşhir edilmeye başlanmıştır. Stel olarak adlandırılan taşlar dikdörtgen biçimde fakat düzensiz yapıdadırlar. Stellerin en önemli özelliği ön yüzlerinin kabartma ve çizgi tekniğinde insan, hayvan ve savaş aleti figürleriyle doldurulmuş olmasıdır. Bu taşlardan 11 adedinde çıplak ve savaşçı özelliği olan bir erkek figürü, iki adedinde ise insan figürleri kompozisyona hâkim durumdadır. Bu steller kesin olmamakla beraber MÖ. 2000 ortalarına tarihlendirilmektedir. Stellerin kim tarafından yapıldığı konusu halen gizemini korumaktadır.

Yeme İçme Turizmi (Gastronomi)

Özellikle son yıllarda uluslararası turizmin gelişmesinde ve şekillenmesinde kendine yer bulabilen ve hatta sınırlı da olsa birinci tercih sebebi olabilen bir sektördür. Hem destekleyici hem de tamamlayıcı bir çekicilik olarak karşımıza çıkan gastronomi (yiyecek-içecek) turizmi, toplam turist harcamalarının yaklaşık % 25’inin yiyeceğe yapıldığını ortaya koymaktadır.

Kendine özgü yemeklerin çeşitliliği ile bilinen Hakkâri yöresi mutfağı, sadece Hakkâri ili sınırları içinde ele alınamayacak kadar geniş bir coğrafyada etkindir. Hakkâri ile kuzeyindeki Van’ın, batısındaki Şırnak’ın, doğusundaki Kuzey İran’ın ve güneyindeki Kuzey Irak’ın mutfak ve yemek kültürlerini belirgin çizgilerle birbirlerinden ayırmak oldukça zor, hatta imkânsızdır. Benzer bir coğrafyayı ve sosyokültürel yapıyı paylaşan bu geniş coğrafi alanda yaşayanların yiyecek içecek alışkanlıklarının ve mutfak kültürlerinin bu doğal benzerliği arasından yalnızca Hakkâri’ye özgü olanları ayıklamak hem zor hem de gereksiz bir çabadır. Hakkâri mutfağı, hemen hemen her yörede yiyecek alışkanlıklarının ve mutfak kültürünün doğal belirleyicisi olan coğrafi yapının ve buna bağlı doğal çevrenin belirgin biçimde baskın olduğu mutfaklardan biridir. Öyle ki, Hakkâri yemeklerinde kullanılagelen temel iki malzeme, coğrafyanın öncelikli olarak hayvancılığa elverişli olmasından dolayı et ve yine dağların ve yüksek yaylaların Hakkâri halkına bir armağanı olan doğal otlardır.

Tandırda Ekmek Pişirme

Hakkâri’de düğünlerde pazar sabahları Sağdıç kahvaltısı geleneği vardır. Sağdıç akşamdan veya sabahın erken saatinden itibaren konu komşu, hısım ve akrabayı kahvaltıya çağırır. Konuklar gelmeye başladığında sağdıcın evinde yatan damat çoktan uyandırılmış, hamamı yaptırılmış, tıraşı bitirilmiş ve damatlıkları giydirilmiş bir halde cemaati selamlar ve kahvaltıya oturulur. Kahvaltıda tandır ekmeği, baharda dağlardan toplanmış olan pancar (yaban otları) ile yapılan otlu peynirler ve cacık türleri, ana maddesi un ve yağ olan spesiyaller ikram edilir.

Hakkari'de sağanak etkili oluyor Hakkari'de sağanak etkili oluyor

Yöresel El Sanatları

Hakkâri kilimlerindeki her bir motif yüzyıllar boyunca akıp gelen bir kültür birikiminin sonucu olarak ortaya çıkan ve halk arasında söylenegelen öykülerle yaşamaktır. Hakkâri, tarihin derinliklerinden gelen, yakın çevresindeki topluluklarla hem ortak hem de çok farklı örf, adet, gelenek, yaşayış tarzı vb. kültürel ve folklorik özelliklere sahiptir. Yörenin köklü tarihsel ve kültürel bir mirasa sahip olduğu bugüne yansıyan zengin folklorik ve etnografik özelliklerden anlaşılmaktadır. Turizm destinasyonlarının temel çekiciliklerinden biri olabilecek özellikleri gösteren el sanatları, özellikle ziyaret edilen alanı hatırlama aracı olarak önemli bir misyon üstlenmektedir. Hakkâri’de el sanatlarının yeri ve önemi tartışılmazdır. İlde kilim, heybe, parzun, reşik, çanta, çorap, şal, yazma boncuğu ve oya kanaviçe gibi el sanatları birçok evde üretilmektedir. Ancak özellikle Hakkâri kilimleri ulusal ölçüde kabul görmüş ve turistler tarafından tercih edilen bir üründür.

Yöresel El Sanatları Çalışmaları ve Kıl Çadırı

Hakkâri, tarih boyunca büyük medeniyetlerin (Sasani, Bizans, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi) kıyısında kalmış, Anadolu’nun güneydoğu köşesinde yüksek dağlar ve vadilerden oluşan bir yöremizdir. Bu durum ortaçağda da değişmemiş; güç coğrafi koşullar ulaşımı ve yerleşmeleri zorlaştırmış, göçebelik ve buna bağlı hayvancılık kültürün yerel özellikler göstermesine neden olmuştur. Kültürel çekiciliklerden bir diğeri olan geleneksel evler ve kırsal kesimdeki konutlar turizmin önemli çekiciliklerindendir.

Hakkâri’de yer alan konak ve saraylar yerel kültürün tanıtılmasında oldukları gibi yöreyi ziyaret eden turistlere, geçmişten günümüze Hakkâri’nin ev ve eklentilerinde geçirdiği süreci anlatmaları açısından da önemlidir. Turistlerin en çok ilgi duydukları konuların başında yöre insanının davranış özellikleri gelmektedir. Tam da bu noktada bu tarihi mekânlar turistlerin çok ilgisini çekmektedir. İldeki başlıca tarihi konak ve saraylar, Çukurca Merkez Dervişoğlu Konağı, Çukurca Merkez Pirozbeyoğlu Konağı, Çukurca Merkez Enver Parlak Evi, Şemdinli Bağlar (Nehri) Kayme Sarayı ve Şemdinli Bağlar (Nehri) Kelat Sarayı’dır. Yukarıdaki evler incelendiğinde, gerek yapılaşma düzeni ve gerekse yapım şekli ve biçimi, ihtiyaçların getirdiği zorunluluk, halkın kazandığı deneyim ve ortak yaşamın ürünleri olduklarını ortaya koymaktadırlar. Ancak, Hakkâri’de geleneksel mimarinin şekillenmesinde; yaşam şekli, ekonomik faaliyetin etkisi,coğrafi faktörlerden topografya-iklim ve yapı malzemesi önemli rol oynamıştır.

Hakkari'de Geleneksel Ev Tipi

Yayla kültürünün vazgeçilmezi olan kıl çadırlar, günümüze tarihten gelen bir kültür mirası olarak birçok özelliği bünyesinde barındırmaktadır. Halen göçebe ve yarı yerleşik yaylacılar tarafından kullanılan kıl çadırlar, yaylalarda olmazsa olmaz barınaklar arasında yer almaktadır. Kıl çadırlar, keçilerin kıllarından imal edilmektedir. Folklorik ögeleri canlandırmak için tarihsel olayların geçtiği alanlara ve birçok mekâna atmosfer sağlamak amacıyla da kurulup kullanılmaktadırlar. Yaylacıların açık alanlardaki en önemli barınağı konumunda bulunan kıl çadırların birçok önemli özelliği bulunmaktadır. Kış mevsim koşullarında dokumaları sıkı bir hal alan kıl çadırlar, böylece yağmur ve kar suyunu içerisine geçirmemektedir. Yaz ayları mevsim koşullarında ise dokusu gevşediğinden normal haline dönerek, içeri loş bir ışık verirken, sürekli hava sirkülasyonu sağladığı için ortamı serin tutmaktadır. Kıl çadırın en önemli özelliklerinden bir tanesi de, yapısal dokusu sayesinde yılan, akrep ve örümcek gibi canlıları üzerinde gezdirmemesidir. Bu canlıların kıl çadır üzerinde hareket edememesi nedeniyle çadırda kalanlar, yılan, akrep ve örümcek sokması gibi vakalarla karşılaşmadıklarını belirtmektedirler. Her yere kolaylıkla kurulabilen, sürekli ateşe maruz kalmadıktan sonra yanmayan ve alev almaz özelliği ile bilinen kıl çadırlar, kolay katlanabilir ve taşınabilmektedir.

Yayla Festivalleri

Geçmişte yayla göçünü anlatmak ve yaylacıların kaynaşması için yapılan yayla şenlikleri, son yıllarda alternatif tatil yapmak isteyenler için gözde bir etkinlik olmaktadır. Türkiye’nin birçok yerinde yayla turizminin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen şenlikler, kamu kurum ve kuruluşları tarafından da turizmin çeşitlendirilmesi amacıyla desteklenmektedir.

20. yüzyılda en hızlı gelişme gösteren sosyo-ekonomik olgulardan biri olan şenlik ve festivaller, kültürel hayatın, geleneklerin, insan yapısının ve doğa ile zorlu mücadelesini anlatmaktadır. Şenlikler birlikteliği, kaynaşmayı, kardeşliği artırmaktadır. Yılda bir kere yapılan bu törensel birliktelikler turizme apayrı bir değer katar. Hakkâri’de düzenlenen festivaller kültür, sanat hayatımızın doğal yönlerini, yayla geleneklerimizi, sıcak insan ilişkilerini en güzel şekilde ortaya koymaktadır. Doğanın bu güzelliklerinin yanında şenlikler nedeniyle bölgeye gelenler, kültürel değeri olan anılarla birlikte bölgeden ayrılmaktadırlar. Şenlikler adeta bölge insanının buluşma adresidir. Ayrıca yaylada yaşayan göçerler kuzu kırpma döneminde festivaller düzenlemektedirler. Düzenlenen festivallerde kuzuların yıkanması ve kırpılmasının ardından davul zurnalı halaylar çekilmektedir. Kadınlar yöreye özgü olan fistanlarını, erkekler ise, şal û şapik diye adlandırılan elbiseleriyle katılım sağlarlar.

Ayrıca yaylada yöresel spor oyunları olan kelanê, şekanê gibi oyunlar ile yarışmalar düzenlendikten sonra misafirler için sofralar kurulmaktadır.

Kıyafetler, Düğünler, Müzikler

Hızla gelişen ve değişen dünyamızda yeni turizm eğilimleri ortaya çıkmış, yeni arayışlara girilmiştir. Bu arayışlar içinde farklı ülkelerin ve farklı insanların yaşam tarzları ile gelenekleri hakkında bilgilerini zenginleştirmek isteyen turist profili ön plana çıkmıştır. Yeni arayışlardan biri de yöresel kıyafetlerle ilgilidir.

Turistler hem yeni yöresel kıyafetler görüp gözlem yaparak hem de bu kıyafetleri bazen giyip bazen de satın alarak farklı bir deneyim yaşamaktadırlar.

Anadolu’nun pek çok yöresinde olduğu gibi Hakkâri’nin de geçmişten gelen, kendine özgü bir giyim kültürü vardır. Kıyafetler, özellikle Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu’daki diğer illerde giyilenlerle kimi yönlerden benzerlik gösterse de kullanılan kumaş türü ve tasarımları bakımından ayırt edici özelliklere sahiptir. Bu özellikleriyle birlikte Hakkâri’de giyilen kadın ve erkek kıyafetleri genel olarak şöyledir; Kadın kıyafetleri "Kiras, Fistan",  Erkek giyimi ise "Şel-Şepik " denen günlük kıyafetlerden oluşmaktadır.

Hakkâri’de düğünler genelde üç gün üç gece sürmektedir. Düğün, çoğunlukla cuma günü ikindi vaktinden sonra başlayıp pazar gecesine kadar devam eder. Düğün sahibi aileler, düğüne bütün akrabalarını, dostlarını ve köylülerini davet ederler. Hakkâri’de düğünler oldukça kalabalık yapılır. Davetli akrabalar düğüne ailenin tüm bireyleriyle (erkekler, kadınlar, çocuklar) katılırlar. Akraba olmayıp kısmen yabancı sayılabilecek davetlilerden ise sadece erkekler düğüne gelirler. Kız tarafının davetlileri kız evinde, damat tarafının davetlileri damadın evinde toplanırlar. Düğün davetlileri cumartesi günü kuşluk vaktinden başlayarak ertesi gün gecenin ilerleyen saatlerine kadar türküler stranlar eşliğinde büyük bir coşkuyla düğünde eğlenirler. Ancak düğün demek sadece eğlence demek de değildir. Eğlencenin yanı sıra yerine getirilen başka birçok adet vardır: Sağdıcın evine varıldığında sahur niyetine bir yemek yenilir. Yemekten sonra damat ortaya alınır. Orada bulunan herkes halkalar şeklinde damadın etrafında toplanır. Dengbêjler (ozanlar) karşılıklı olarak şarkı söyleyerek geceye ayrı bir renk ve tat katarlar. Damadın önce serçe parmağına daha sonra ise ayak parmaklarına kına yakılır. Damadın eli sarılırken avuç içine bir miktar para konulur. Sabahleyin damat elinin bağını açtığında düşen parayı kim kaparsa para onun olur.

Geleneksel olarak Hakkâri düğünlerinde davul, zurna ile pîk veya kaval dışındaki müzik aletleri pek kullanılmaz, halaylar stran adı verilen, karşılıklı söylenen türkülerle oynanır. Ancak son yıllarda bağlama ve benzeri müzik aletleri düğünlerde çok daha fazla yer almaya başlamıştır. Bu durum, halay çekerken söylenen stranları biraz daha geri plana atmış gibi görünse de bu türküler Hakkâri insanı için hala vazgeçilmezliğini korumaktadır. Stranlar Hakkâri’nin onlarca değişik figürlü halaylarında söylenir ve oynanır. Oyunlar iki ayak, üçayak , şeyhanî vb. isimlerle anılır. Bazı oyun türleri ise söylenen stranın adıyla bilinir.

Kaynak: Hakari Kültür ve Turizm Müdürlüğü