Başbakanı ve diğer üst düzey yetkililer, bu suçları teşvik etmekle suçlandı.

BM Bağımsız Uluslararası Araştırma Komisyonu (COI) Başkanı Navi Pillay, komisyonlarının vardığı sonucun, “Gazze’de bir soykırım yaşandığı ve bunun hâlâ devam ettiği” olduğunu söyledi.

Pillay şu ifadeyi kullandı:

“Sorumluluk İsrail devletine aittir”

İsrail ise raporu derhâl “şiddetle” reddetti. İsrail Dışişleri Bakanlığı, raporu “çarpıtılmış ve yanlış” olarak niteledi ve bu araştırma komisyonunun “derhâl feshedilmesi” çağrısında bulundu.

Komisyonun görevi Filistin topraklarında insan hakları durumunu araştırmaktır. Komisyon, Gazze’deki savaşın başlamasından yaklaşık iki yıl sonra yeni raporunu yayımladı.

Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları yaklaşık 65 bin Filistinlinin ölümüne yol açtı, bunların çoğu sivildi. İsrail’in eski Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi de nüfusun yüzde 10’unun, yani 200 binden fazla kişinin öldüğünü ya da yaralandığını açıkladı.

Gazze’nin nüfusunun büyük çoğunluğu en az bir kez yerinden edildi.

Gazze’deki toplu mezarların sayısı her geçen gün artarken, İsrail kenti kontrol etme çabalarını yoğunlaştırıyor. BM, şehirdeki yıkım ve açlığın “tehlikeli düzeylere” ulaştığını duyurdu.

BM araştırma komisyonu, 1948 Soykırım Sözleşmesi’nde yer alan beş soykırım eyleminden dördünün, Ekim 2023’ten bu yana İsrailli yetkililer ve güvenlik güçlerince işlendiği sonucuna vardı.

Bu eylemler şunlar:

  • Bir topluluğun üyelerinin öldürülmesi
  • Ciddi fiziksel veya ruhsal zarar verilmesi
  • Bir topluluğun kısmen ya da tamamen yok edilmesi amacıyla yaşam koşullarının kasten değiştirilmesi
  • O topluluk içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması

“Yok etme niyeti”

Araştırmacılar, İsrailli sivil ve askeri yetkililerin açıklamalarıyla birlikte İsrail güçlerinin uygulamalarının, “Gazze’deki Filistinlileri bir topluluk olarak yok etme niyetiyle soykırım eylemleri işlendiğini” gösterdiğini belirtti.

Raporda ayrıca İsrail Cumhurbaşkanı İshak Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın “soykırımı teşvik ettikleri” sonucuna varıldı. Raporda, İsrailli yetkililerin bu söylemlerden dolayı hiçbir yaptırımla karşılaşmadığı vurgulandı.

83 yaşındaki Navi Pillay, Güney Afrikalı eski bir yargıç. Daha önce Ruanda soykırımı için kurulan uluslararası mahkemede görev yaptı ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği yaptı.

“Bu korkunç suçun sorumluluğu İsrail’in en üst düzey yetkililerine aittir”

Pillay şunları söyledi:

Komisyonun kararları bağlayıcı değil, ancak raporlar diplomatik baskı oluşturabilir ve mahkemelerde delil olarak kullanılabilir. Pillay, Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada, komisyonun Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) savcılarıyla uyumlu çalıştığını ve “binlerce bilgi ve belge paylaştıklarını” söyledi.

“Sesiz kalmak suça ortak olmaktır”

Raporun sunumunda Pillay şu uyarıda bulundu:

“Uluslararası toplum, İsrail’in Filistin halkına karşı Gazze’de başlattığı bu soykırım karşısında sessiz kalamaz.”

Ayrıca, sesiz kalmanın “suça ortak olmak anlamına geleceğini” söyledi.

Savaşın başından beri İsrail, birçok uluslararası STK, BM uzmanı ve uluslararası mahkeme önünde soykırımla suçlandı. İsrailli yetkililer bu suçlamaları reddetti.

BM henüz Gazze’deki durumu resmen “soykırım” olarak tanımlamadı. Ancak BM İnsan Hakları Sorumlusu, Mayıs ayında dünya liderlerine “soykırımın önlenmesi için birlikte hareket etme” çağrısında bulundu. Geçen hafta da İsrail’in “soykırımcı söylemleri”ni kınadı.

İsrail Gazze Şeridi'ne saldırılar düzenledi
İsrail Gazze Şeridi'ne saldırılar düzenledi
İçeriği Görüntüle

Geçen yıl Aralık ayında Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), İsrail’in Gazze’de “doğrudan ve alenen soykırım çağrılarını engellemesi ve cezalandırması” yönünde karar aldı.

Dört ay sonra ise Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), Netanyahu ve Gallant hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suçlardan uluslararası tutuklama kararı çıkardı.

Buna karşılık ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi geçen ay, ICC’nin iki yargıcı ve iki savcısına yaptırım uyguladı. Bu yaptırımlar arasında ABD’ye giriş yasağı ve mal varlıklarının dondurulması da vardı.

Gazze’de insanlık krizi

İsrail’in Gazze saldırıları, 65 binden fazla Filistinlinin ölümüne yol açtı. Bu ölümlerin çoğu sivillerden oluşuyor. Eski İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, nüfusun %10’unun, yani 200 binden fazla kişinin öldüğünü veya yaralandığını açıkladı.

Gazze’de yaşayanlar, İsrail saldırılarının ve yıkımlarının ortasında evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Birçok aile, sahil bölgesinde kurdukları geçici çadırlarda hayatta kalmaya çalışıyor.

Evsiz kalanlar sokakta

BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), İsrail saldırıları nedeniyle Gazze’nin yaşanmaz hâle geldiğini ve şehirde yaşayanların büyük kısmının sahil bölgelerinde derme çatma çadırlarda yaşam mücadelesi verdiğini açıkladı.

Filistinli kaynaklara göre, İsrail’in hedef aldığı yüksek binalar nedeniyle 50 binden fazla kişi zorla yerinden edildi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, çok sayıda ailenin çocuklarıyla birlikte geceyi sokakta geçirdiği görülüyor.

İsrail’in kuzeyi boşaltma planı

İsrail, Gazze kentini yaşanmaz hâle getirerek, halkı göçe zorlamayı amaçlıyor. Büyük Felaket (Nekbe) acısı hâlâ taze olan Filistinliler, bir kez daha topraklarından zorla göçmek istemiyor. Gazze’nin güneyine göç etmeleri durumunda kuzeye geri dönmeleri güçleşiyor.

İsrail, “tahliye bildirilerinde” Filistinlilerin saldırılar bittikten sonra kuzeye dönebileceklerine dair herhangi bir garanti vermiyor.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 13 Ağustos’tan itibaren Gazze’nin kuzeyine düzenlenen saldırılarda 1891 Filistinli öldü. Bunların 482’si çocuk, 174’ü kadın ve 57’si yaşlı. 8 bin 822 kişi de yaralandı.

BM Filistin Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu, İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığını bildirerek tüm ülkeleri müdahale etmeye çağırdı.

Muhabir: Haber Merkezi