HAKKARİ- Akboğa açıklamasında, Türkiye’nin farklı bölgeleri arasında ekonomik eşitsizlikler bulunduğunu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bu anlamda en dezavantajlı bölgeler olduğunu söyledi.
Sanayi, turizm ve istihdam olanaklarının sınırlı olması nedeniyle bölge halkının geçim kaynağının büyük ölçüde sınır ticaretine dayandığını hatırlatan Akboğa, şu ifadeleri kullandı:
'' Ülkemiz Avrupa ve Asya kıtaları arasında bulunan ekonomik olarak gelişmekte olan bir ülkedir. Mevcut sınırları ile birçok ülkenin sınır komşusu durumundadır. Bu sınır paylaşımlarından çeşitli ticari ve turizm ağırlıklı faydalar sağlanmaktadır. Özellikle sınır kapılarına yakın olan illerde sıradan vatandaş ve esnaflar küçük çapta sınır ticareti yapmakta yahut gezi amaçlı. Ülkemizde 7 coğrafik bölge yer almakta ve bu bölgelerin birbirine kıyasla ekonomik, sosyal, kültürel açılardan farklılıkları vardır.
Özellikle ekonomik olarak sanayi, turizm vb. alanlarda çok gelişmiş olan Marmara ve Ege ve Akdeniz bölgeleri diğer bölgelere göre iş olanakları, sosyal etkinlikler bazında daha fazla imkan barındırmaktadırlar. Söz konusu coğrafik bölgeler içerisinde gelişim ve olanaklar açısından en dezavantajlı bölgeler ise Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olarak öne çıkmaktadır.
Türkiye’nin kuruluş yıllarından sanayi atılımlarının yapıldığı dönemlere kadar bölgeler arasında ekonomik farklılıkların daha az olduğu bilinmektedir. Sanayi alanındaki gelişmeler sonucunda ülkemizde Batı ve Doğu kavramları oldukça belirginleşmiştir. Bunun ana sebebi ekonomik gelişme düzeyleri arasındaki uçurumdur. Zira ülkemizin doğusu, batısına oranla ekonomik ve sosyal alanlarda bariz bir şekilde geri kalmıştır. Bu uçurumun derinleşmesini engelleyen ve doğu kesimi vatandaşların ekonomik geçim kaynağı durumunda olan sınır ticareti büyük öneme sahiptir.
Nitekim iş olanakları açısından vasat iki bölge olan Doğu ve Güneydoğu bölgeleri geçimlerini büyük ölçüde sınır ticareti üzerinden sağlamaktadır. Bunun yanında sınır ticareti yapanlar dışında bölge halkı da pek çok ürüne sınırlar sayesinde erişmektedir. Diğer yandan sosyal aktivite olarak İran ve Irak ülkelerinde bulunan akrabalara yönelik ziyaretler, turistik amaçlı geziler de bölge insanının sosyal etkinlikler kapsamında sınırlar üzerinde gerçekleştirdiği aktivitelerdir.
İran ve Irak’tan aktif şekilde gezi, alışveriş, ticari amaçlı ülkemize insanlar gelip gitmektedir. Sınır komşularıyla gerçekleşen karşılıklı kazanç durumu iki bölge insanlarının tek avantajıdır. Ülkemizde sanayi adımlarının sonuç vermeye başladığı 1950’li yıllardan bu yana dalgalı bir grafik izlemesine rağmen aktif şekilde devam eden bir iç göç gerçeği vardır. Söz konusu doğu ve güneydoğu bölgelerinde iş bulamayan ve geçim sıkıntısı yaşayan insanların ilk çözümü batı kanadına göç etme olmaktadır.
Memleketlerinden geçici veya kalıcı şekilde ayrılmak zorunda kalan insanların haricinde yerleşik düzenini bozmak istemeyen vatandaşlar ise barınmak ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için sınır ticareti yaparak yaşamını sürdürmektedir. Doğu ve güneydoğu bölgelerinin en büyük kazanç ve turizm kapısı olan İran ve Irak sınır kapıları adeta iki bölge için bir can simidi görevi görmektedir.
Ülkemizin son süreçlerde içine düştüğü ekonomik dar boğaz, bu bölgelerde fazlasıyla hissedilmekte, artan faiz oranları ve alım gücünde yaşanan düşüş bölge esnafları ve sivil halk üzerinde baskı yaratmaktadır. Geçim kaygısının en üst düzeylerde yaşandığı bu süreçlerde vatandaşlar çeşitli çözüm arayışlarına girmektedir. Ülkemizdeki insanların çoğu indirim haberleri kovalamakta ve haber bültenlerinde bu indirimlerin yarattığı izdiham görüntüleri yayınlanmaktadır. Yine bu süreçte iş bulamayan, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan insanlar sosyal medyayı kazanç kapısı haline getirmiştir.
Bu durum ülkemizde sosyal anlamda bir bozulmaya doğru gitmektedir. Tüm bu durumların ana nedeni de son yıllarda yoğun şekilde hissedilen geçim kaygısıdır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge vatandaşları sahip oldukları bölgesel dezavantajları ile mücadelede en çok sınır kapılarını kullanmaktadır.