Her şey babasının memur olup Hakkari'ye yerleşmesiyle başladı. Müziğe sevdalı bir gencin hayat hikayesi..

RAHMİ ER'İN ( ÖZEL RÖPORTAJI )

80’li yılarda Hakkari’de müziğe damga vuran isim Kemal Çiftçi. Güzel sesi ve efendi kişiliğiyle Hakkarili bir çok gence örnek oldu. Bir çok insan onun sayesinde müzik sevgisi kazandı. Yıllar boyunca genç müzisyenler yetiştirdi. Şuanda mahalli sanatçılık yapan bir çok kişiye ustalık etti. 

Hakkari’de Kemal Çiftçi’yi herkes tanır, saygı duyar. Kemal Çiftçi’nin yıllar önce başlayan müzik tutkusunu siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz. 

İşte güzel sesli Dızehili (Üzümcülü) çocuğun müzik yolculuğu.. 

Müzikle dolu yaşam hikayenizi daha derinlemesine keşfetmeye çalışalım. Bildiğim kadarıyla köyde doğup daha çocukken Hakkari Merkez’e yerleşmişsiniz. Çocukluğunuzdaki köy atmosferi ve Hakkari'nin doğası, müziğe olan duygusal bağınızı nasıl etkiledi?

Köyüm Dizê (Üzümcü)'de geçen çocukluğum, doğanın içinde türkülerle büyüdüğüm bir dönem oldu. Her dere, her dağ, taş ve ağaç, benim için birer ezgi kaynağıydı. Her fırsat bulduğum mekanda kulağıma hoş gelen her ezgiyi bağıra çağıra söylerdim. Bu bana hem özgüven aşıladı, hem daha çocukken ses aralıklarını, nasıl sesin daha iyi çıkabileceğini nasıl okumanın daha doğru olabileceğini kendimce keşfettim. Tabi sonra Hakkari'nin 70’li yıllarının samimi atmosferi, küçük bir toplulukta büyümenin güzelliğini ve müziğin bu bağlamdaki önemini benim için pekiştirdi.

Ses güzelliği, yeteneği genellikle aileden gelir derler. Ailenizde, etrafınızda müzik ile ilgilenen kimse var mıydı?

Elbette, bilirsiniz köylerimizde hatta 70’li yılların Hakkari’sinde de gece vakitleri sabahın ilk vakitlerine kadar Diwan’lar kurulurdu. Özellikle uzun kış gecelerinde herhangi bir eve Dengbêj’lerin Diwan kuracağı, Beyt, Gazî, Heyranok, Payîzok vb. Hakkari Geleneksel Müzikal Formlarından hangilerini okuyacakları önceden söylenirdi, ya da doğaçlama ilerlerdi çoğu zaman. Hep hatırımdadır, o Diwanların güzelliği, herkesin bir arada oluşu, herkesin pür dikkat Dengbêj’in ağzından çıkan her sözü her ezgiyi dinlemesi… Mailemde de dengbêjler vardı, hep dedemin iyi bir dengbêj olduğundan bahsederler. Diğer şekilde tanıyabildiğim herkes aslında müzik ile ilgiliydi.

1987'deki ses yarışmasındaki birinciliğiniz, sizi bir anda tanınan bir isim haline getirdi. Bundan sonraki süreç nasıldı ve Diyarbakır'daki yıllarınızda müzik kariyeriniz nasıl bir evrim geçirdi?

87’den öncede müzik ile ilgiliydim, her bulduğum fırsatta ya radyo ya kasetleri dinler, aynı yorum ve üsluplarla okumaya çalışırdım, tabi Hakkari daha küçük bir yerdi, sesi güzel olan biri olduğunda hemen herkes tarafından bilinirdi. Hakkarililer genel olarak müziğe düşkün bir toplum, hep beni daha iyi çalışmalar yapmama sevk ettiler. En son bir gün bir ses yarışmasının olduğundan ve burada birinci olanın bölgede yarışacağını hatta Türkiye geneli bir yarışmaya katılabileceğimi söylediler. O zaman bu yarışmaya katıldım. Ses yarışmasındaki birincilik, Hakkari sınırlarını aşmama neden oldu. Sonra Diyarbakır’da bölge yarışmasına katıldım, orada da binlerce kişi arasında derece yaptım. Bundan sonraki süreç benim için müziğin mekteplisi olmaktı, Diyarbakır sürecinde çok iyi eğitimler aldım, olabildiğince kendime bir şeyler katmaya çalıştım. Diyarbakır'da geçirdiğim yıllar, müzikal evrimimde kritik bir dönemdi. Yarışmalardaki başarılar ve sesimin beğenilmesi ile birçok yerde sahne alma imkanı tanıdı ve tabi ki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Korosu ve TRT GAP radyosu gibi önemli kurumlarda çalışma fırsatı sağladı.

Daha önce bir kaza sonrası sizin için her şeyin değiştiğini, müzik kariyerinizde bir dönüm noktası olduğunu duymuştum. Bu zorlu süreci nasıl atlattınız ve Diyarbakır'dan ayrılıp Hakkari'ye dönme kararı nasıl şekillendi?

Trafik kazasından sonra, müzik kariyerime ara verme düşüncesi beni derinden etkiledi.  Uzun bir süre hiçbir şey ile uğraşmak istemedim. Bu süreç, kendi yeteneklerimi ve müziğe olan sevgimi sorgulama fırsatı verdi. 4 yıldan uzun bir süre geçirdiğim. Diyarbakır’dan ayrılma fikri beni hem üzüyordu hem Hakkari’de etrafımdaki insanlara faydalı olabilme fikri de beni hem sevindiriyor, hem de çok heyecanlandırıyordu. Diyarbakır'dan ayrılma kararı, içsel bir dönüşümün yansımasıydı. Bağlarımı koparıp Hakkari'ye dönmek, müziği öğretme ve gençleri teşvik etme isteğiyle alakalıydı.

Hepimizin bildiği gibi yüzlerce öğrenci yetiştirdiniz, hatta sizin sokaklara çıkıp gördüğünüz çocuğu, genci getirip müzik ile zorla ilgilendirdiğinizi çoğu zaman duyardık, bu öğrencilerinizden çoğu kişi şu an çok iyi yerlerde ya da ekmeklerini bundan kazanıyorlar. Hakkari gençliğine müziği sevdirmek için gösterdiğiniz çaba ve gençlerin müziğe olan yanıtları nasıl oldu?

Hakkari gençliği çok yetenekli ve açık fikirli. 90’lı yıllarda aktif bir gençliğimiz de vardı. Eline herhangi bir enstrümanı alan bir çocuk birkaç hafta sonra karşımıza usta olarak çıkıyordu. Doğrudur, çoğu zaman sokaklara çıkar, bulabildiğim herhangi bir işi olmayan herkesi ya da müzikle uğraşmak isteyen  herkesi müziği sevdirmek ve geleneksel değerleri aktarmak için farklı projelerde yer ettirmeye çalıştım şu anda dahi bunu yapmaya çalışıyorum. Öğrencilerim şu anda çeşitli müzik türlerinde başarıyla sahne alıyorlar. Bu benim için büyük bir gurur kaynağı.

Konserlerde, düğünlerde ve kaydedilen kasetlerde adınız sıkça geçiyor. Hatta vakti zamanında sizin bir yerde bir düğünde program yapacağınız duyulduğunda herkes bulunduğunuz yere yönelirdi. Kanımca Hakkari’de olan her evde şu anda dahi sesiniz yankılanıyor. Ancak bunca tanınmanıza rağmen profesyonel bir kaydınızın olmaması dikkat çekiyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birçok defa girişimim oldu, hep talihsizlikler bir şekilde tüm bölgeye hatta ülkeye yayılabilecek çalışmalarıma engel oldu. Belirli bir vakitten sonra hem imkansızlıklar hem de bazı talihsizliklerden ötürü bunun için bir daha uğraşmama kararı aldım. Ama hep içimde bir ukde olarak kaldı bu durum. Şöyle bir şey de var, profesyonel bir kaydımın olmaması biraz olağandışı olabilir. Ancak benim için asıl önemli olan, insanların kalbinde ve evlerinde var olabilmek. Her evde adımın geçmesi, bir kasetin ya da kaydın yerine geçebilecek en değerli şeydir muhakkak ki.

Hakkari'de kültür araştırma ve arşiv merkezi kurmak gibi bir planınızın olduğundan bahsetmiştiniz. Bu projelerle ilgili daha fazla detay verebilir misiniz?

Hakkari'de sözlü kültürün, geleneklerin ve müziğin yaşatılacağı bir kültür merkezi kurmak istiyorum. Hakkari müzikal formları bakımından çok zengin bir bölge, binlerce eser var ve çok çeşitliler bunlar. Her geçen gün biraz daha eserden yoksun kalmış oluyoruz, eskiden dengbêj dengbêjden duyar ezberler ve aktarırdı ama şimdi dengbêjden aktarımı alacak başka bir dengbêj yok, bu kültür yok olmaya yüz tutmuş durumda, bu vesileyle bölgenin zengin kültürünü kayıt altına alabilir ve gelecek nesillere aktarabiliriz.

Müzik kariyerinizin ve hayatınızın dönemlerindeki pişmanlıklarınız ve bu deneyimlerden çıkardığınız dersler neler?

Diyarbakır'dan ayrılıp kayıtlarımın peşinden gitmemek, yaşadığım en büyük pişmanlıklardan biri. Ancak bu süreçte edindiğim deneyimler, gençlere daha iyi rehberlik yapmama ve kendi eğitimime odaklanmama olanak tanıdı. Sosyal bilimler ve sosyoloji alanında öğrenim gördüm, ki bu da benim için büyük bir başarı.

Ailede müzikle uğraşan başka kimseler var mı?

En küçük kardeşimiz Rahmetli Davut Çiftçi müzik öğretmeniydi. Herkes tarafından sevilen ve çok başarılı bir müzisyendi. Ruhu şad olsun, geçen sene ani bir ölümle kaybettik kardeşimizi. Davut’umuzdan başka iki kardeşim daha müzik ile ilgileniyorlar İhsan ve Zeki kardeşim. Aslında şu an aktif olarak ilgilenen bir tek Zeki kaldı.

Sizin önceki senelerde Hakkari Üniversite’sinde yaptığınız çalışmalarla duyuyorduk ama son zamanlarda hiç duyamaz olduk sizi. Bir zamanlar her köşe başında ismini duyduğumuz Kemal Çiftçi şimdilerde neler yapıyor?

Hala gençlerimize müzik üzerine eğitimler vermeye çalışıyorum. Son bir yıldır Hakkari Halk Eğitim Merkezinde öğrencilerim ile beraberim, sağolsunlar bizim için çok iyi bir ortam sağladılar. Üniversite’den sonra uzunca bir ara verdim, o sırada önlisans ve lisans eğitimlerimi tamamladım.

Peki hep merak etmişizdir, sizin gibi bir sanatçının Hakkari’de hala kültür, sanat ve bunun eğitimleri ile alakalı bir kurumda yönlendiren, yöneten bir yerde olmaması bizi çok şaşırtıyor. Neden olabilir bu durum?

Hiç öyle bir talebim olmadı bundan önceki dönemlerde, böyle bir talep ve yönelme olmayınca demek ki size de böyle bir teklif gelmeyebiliyor. Tabi ki de son zamanlarda böyle bir görevi yürütebilmek bana da mutluluk verir, daha faydalı projeler yaratabilir.

Müzikle uğraşan gençlere ve sanata dair mesajlarınızı paylaşır mısınız?

Gençlere sürekli söylediğim bir şey var: Üretin, yenilenin.  Hakkari binlerce halk şarkısı var ve her biri farklı dönemleri yansıtıyor. Sanat sadece tekrar olmaktan çıkmalı, sürekli yenilikçi olmalıdır. Gözünüzün yaşına bakmaz, sürekli üretken olun. Sanat, topluma duyguların, güzelliğin ve kültürün anlatımında kullanılan bir araçtır. Toplumlar bu bütünlüğü yaratıcı bir şekilde sanata dönüştürerek daha ileri taşırlar.

Kemal Çiftçi Hakkari’de sanatını icra ederken her kesimden saygı gördü. En kritik yıllarda Türkçe söyledi, Kürtçe söyledi, müziğin evrenselliği içinde hep sevildi.

Diyarbakır’daki bölge ses yarışmasında elde ettiği derece aslında ona şöhretin kapılarını açmıştı. Kemal Çiftçi’nin bir sonraki hedefi her sanatçının oradan geçtiği Unkapanı müzik merkeziydi ancak o memleketine geri döndü. Belli ki kısmet olmamıştı.

Hayatın neresinde olursan ol, ister şöhretli biri, ister mahalli sanatçı hiç fark etmez, adam gibi adam olmak yeterli oluyor bu hayatta..

İşte Kemal Çiftçi öyle bir insan..