HAKKARİ – Hakkari Üniversitesi, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü dolayısıyla Rektörlük Konferans Salonu'nda anma programı düzenledi.
Programa Hakkâri Valisi Ali Çelik, Rektör Prof. Dr. Musa Gençcelep, İl Müftüsü Hüseyin Okuş, Üniversite Genel Sekreteri Senar Hatim, siyasi parti temsilcileri, fakülte dekanları, yüksekokul müdürleri ile akademik ve idari personel katıldı.
Program, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilavetiyle devam etti.
Programın açılış konuşmasını yapan Hakkari Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Musa Gençcelep, 15 Temmuz'un demokratik yönüne vurgu yaparak önemli mesajlar verdi.
Konuşmasına, "Bu anlamlı gün vesilesiyle, başta 15 Temmuz olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve sıhhat, yakınlarına sabır ve metanet diliyorum" diyerek başlayan Gençcelep, Türkiye'deki darbe algısını tarihsel bir perspektifle değerlendirdi.
Rektör Gençcelep, "Ben yapım gereği televizyonlardaki açık oturumları, siyasi ve ekonomik tartışmaları severek takip ederim. Türkiye’de darbeler konuşulurken genellikle ‘millet darbecilere karşı sessiz kalıyor, demokrasiyi tam sindirememiş’ gibi bir algı oluşturulurdu. Yüzeyde doğru gibi görünse de, tarihsel olarak derinlemesine incelendiğinde bu görüşün tam anlamıyla doğru olmadığı görülür. 1960 darbesinden sonraki seçimlerde yine Demokrat Parti’nin çizgisine yakın bir parti iktidara gelmiştir. 1980 darbesi sonrası da halk, darbecilerin kurduğu partileri değil, Anadolu irfanını temsil eden partileri tercih etmiştir. 28 Şubat süreci sonrası 2002 seçimlerinde de halkımız aynı sağduyulu tavrı göstermiştir. Milletimiz daima darbelere karşı tepkisini sandıkta vermiştir. Eğer 1960’ta, 1980’de ya da 1997’de bugünkü gibi internet ve sosyal medya gibi iletişim imkânları olsaydı, halk o dönemlerde de sokaklara dökülürdü. Ancak kısıtlı iletişim araçları, yaşananların geniş kitlelere geç ulaşmasına neden oluyordu.” dedi.
15 Temmuz gecesinin bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Rektör Gençcelep, “15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanımızın halkı meydanlara davet etmesiyle, halkımızın bilinç düzeyi net şekilde ortaya çıktı. O çağrıya verilen güçlü yanıt, milletimizin demokrasiye ve iradesine sahip çıktığının en açık göstergesidir. Demokrasi, seçme ve seçilme hakkı başta olmak üzere, herkesin kendi iradesiyle yönetime katkı sağladığı bir rejimdir. Bu değere sahip çıkmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Milli birlik açısından da o gece sokağa çıkan her bir vatandaşımıza minnet borçluyuz. O kişilerden biri de yüksek lisans ve doktora döneminde arkadaşım olan Ramazan Konuş’tu. Ankara’ya, çocuklarını almak için gelmişti. Darbe girişimini duyunca Genelkurmay’a yönelmiş ve orada şehit düşmüştü. Rabbim ona ve tüm şehitlerimize rahmet eylesin. O gece milletimiz sokaklara çıkmasaydı, bugün bambaşka bir Türkiye'den söz ediyor olabilirdik.” diye konuştu.
Programda bir konuşma gerçekleştiren Hakkâri Valisi Ali Çelik ise, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü vesilesiyle şehitleri anmak ve milletin kararlı duruşunu hatırlamak için bir arada olduklarını belirtti.
Türkiye’nin demokrasi tarihinde 1960’tan 28 Şubat’a, 2007 muhtırasına kadar pek çok kesinti yaşandığını ifade eden Vali Çelik, sosyolog Şerif Mardin’in merkez-çevre kuramına atıfta bulunarak, "15 Temmuz’da milletimiz, artık çevrede değil, merkezin kendisi olduğunu ilan etmiştir. Bu sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda bir işgal planının parçasıydı" dedi.
Cumhurbaşkanının "Milletin iradesinin üstünde bir güç tanımam" sözünün bu duruşun özeti olduğunu belirten Vali Çelik, o gece 253 şehidin canlarını feda ederek milletin yazdığı bir kahramanlık destanı olduğunu vurguladı.
Vali Çelik, 15 Temmuz'un Bedir'den Çanakkale’ye, Kurtuluş Savaşı’ndan bugüne uzanan özgürlük mücadelesinin devamı olduğunu belirterek, 1Aziz şehitleri rahmetle, kahraman gazileri minnetle anıyorum" ifadelerini kullandı
Program, Hakkari Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim elemanı Dr. Öğr. Üyesi Fecri Yavi'nin 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nün anlam ve önemine ilişkin konuşması ve İl Müftüsü Hüseyin Okuş’un yaptığı dua ile sona erdi.