Doğada kendiliğinden yetişen kenger, çiriş, spitank, soryaz, kari belg, ışkın, sirmo, mendo, heliz, siyabo, soh, tolık, cetri, tüsü, tuzık, piçuk, luşe, sıpınk, gohbızın ve kanok bitkilerinin neslinin bilinçsiz toplama, hayvanların gelişigüzel otlatılması ve köklerinin tahrip edilmesi gibi nedenlerle tehlike altına girdiği gözlemlendi.

Luşe, soryaz, kenger, siyabo ve diğerleri... Hepsi korumaya alınıyor

Bunun üzerine, nisan ve mayıs aylarında yayla, mera ile yüksek rakımlı dağ eteklerinde hem yemek hem de peynir yapımında kullanmak için toplanan 20 tür bitkinin korunması için Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Özgökçe'nin öncülüğünde 10 akademisyen ve Biyolojik Çeşitlilik Araştırma Derneği üyesi 20 araştırmacı tarafından çalışma başlatıldı.

Kamyonette cesetleri bulunan baba ve oğlunun ailesi konuştu Kamyonette cesetleri bulunan baba ve oğlunun ailesi konuştu

Bitkilerin yoğunlukta yetiştiği bölgelere giderek yöre sakinleriyle görüşen, yapmaları gerekenler konusunda bilgilendiren akademisyen ve araştırmacılar, bitkilerin koruma ve kullanma dengesi içinde gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaya çalışıyor.

Bu kapsamda Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Kamışlı köyü ve Derecik ilçesinde ot toplayanlarla bir araya gelen akademisyen ve araştırmacılar, vatandaşlara otların nasıl toplanması gerektiğiyle ilgili uygulamalı eğitim verdi.

"Uzun zamandır böyle bir çalışma planlıyorduk"

Özgökçe, AA muhabirine, ülke genelinde çok sayıda bitki türünün doğadan kontrolsüz bir şekilde toplandığını ve pazarlarda ticaretinin yapıldığını söyledi.

Karların erimesiyle başlayan bilinçsiz bitki toplanmasının sonbahara kadar devam ettiğini belirten Özgökçe, "İnsanlarımız binlerce yıldır ekosistemden, doğal zenginliklerden istifade ediyor. Hem üniversite hem de dernek olarak nesli tehlike altında olan bitkilerin korunmasına yönelik çalışma yürütüyoruz. Uzun zamandır böyle bir çalışma planlıyorduk. Yüksekova'ya bağlı Kamışlı köyüne geldik. Bölgede yoğunlukla kenger, çiriş ve otlu peynire katılan bitkiler ilkbahardan sonbahara kadar toplanıyor. Halkımızı bilinçlendiriyor aynı zamanda bitkileri tanıtıyoruz. Hangi bitki türlerine sahibiz ve bu türlerin potansiyeli, popülasyon yoğunlukları nedir? Hangi il, ilçe, köy ve mezrada ne tür bitkiler yetişiyor? Bunların tespitini yapıyoruz. Uzun zamandır Hakkari'nin Yüksekova, Şemdinli ve Derecik ilçelerinde yetişen kenger bitkisine yoğunlaşmıştık." diye konuştu.

Özgökçe, bitkilerin koruma ve kullanma dengesinin sağlanması konusunda yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Halkımızı bilinçlendirme noktasında çok önemli bir aşamaya geldik. Vatandaşlar ilkbaharda daha tomurcuklanma evresindeyken bitkiyi kökünden sökerek zarar veriyordu. Biz de vatandaşlarımıza popülasyonlarının devamı için bitkilerin toplanma tekniğini, köküne zarar vermemeleri gerektiğini anlatıyoruz. Biyoçeşitlilikle ilgilenen kurumlarca bitkilerin korunmasına yönelik kanun, yasal ve uyulması gereken kurallarla ilgili yönetmeliklerin çıkarılması lazım. Bunun benzerini her yıl 15 Nisan-15 Temmuz'da yumurtalarını bırakmak için Van Gölü'nden tatlı sulara göç eden inci kefallerinin korunması için alınan kararda gördük. Avlanma yasağının uygulanmasıyla popülasyonu artan balıklar, bölge için önemli bir gelir kaynağı haline geldi. Böyle bir uygulamanın nesli tükenme tehlikesi altında olan bitkiler için de yapılmasını istiyoruz."

Köylerde, okullarda eğitimler verdiklerini anlatan Özgökçe, "Vatandaşlardan güzel tepkiler alıyoruz. Bitkilere bu şekilde zarar verdiklerini, neslinin tehlike altına girdiğini bilmediklerini ifade ettiler. Hazıra dağ dayanmaz. Bu bitkilerin muhakkak korunması, üretilmesi, bilinçli bir tüketiminin yapılması gerekiyor. Bir avcıya nasıl bir eğitim veriliyorsa aynısının bitki toplayanlarına da verilmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

"Van YYÜ'nün başlattığı çalışmayı önemli görüyoruz"

Kenger bitkisinin çekirdeğini satarak geçimini sağlayan Mehyet Es ise birçok Arap ülkesinde kenger çekirdeğinin çerez olarak tüketildiğini dile getirdi.

Kengerin Türkiye'de fazla bilinmediğini ifade eden Es, "Yaklaşık 40 yıldır köylülerden topladığım kenger bitkisinin çekirdeğini Irak'a götürüyorum. Oradan da Arap ülkelerine satılıyor. Hakkari'de önemli bir gelir kaynağı haline dönüşmüş. Antep fıstığına benzetiliyor. Tıbbi aromatik bir bitki türüdür. Kilogramı kalitesine göre 350-550 lira arasında değişiyor. Irak'ta işlendikten sonra kilogramı 1500 liraya çıkıyor. Kenger bitkisinin bilinçli şekilde toplanmasını, köklerine zarar verilmemesini istiyoruz. Bu açıdan Van YYÜ'nün başlattığı çalışmayı önemli görüyoruz." dedi.

Kamışlı köyünde yaşayan Birten Aykut da arkadaşlarıyla pancar toplamaya çıktıklarını bildirerek, "İlkbaharda doğada yetişen bitkileri topluyoruz. Topladığımız otları yemekte, peynir yapımında kullanıyoruz. Üniversiteden hocalar bize bitkileri toplarken dikkat etmemiz gerekenleri anlattı. Çok faydalı oldu. Bu tür bitkilerin yok olmaması gerekiyor. Biz de buna dikkat ediyor, köklerine zarar vermemeye çalışıyoruz. Kendimize yetecek kadar topluyoruz, satmıyoruz. Doğamıza sahip çıkmalıyız." diye konuştu.

Ot toplamaya çıkan kadınlardan Büşra Atılgan, "Vatandaşların bu konuda bilinçlenmesini çok önemli görüyoruz. Bitkilerin yoğun yetiştiği bölgede yaşamamıza rağmen her geçen yıl azaldığını gözlemliyoruz. Bilinçsiz bir tüketim var. Doğanın zarar görmesini istemiyoruz. Biz de bitkileri toplarken tohumlarını toprağa bırakıyoruz. Buraya kadar gelip bizi bilgilendiren hocalarımıza teşekkür ederim." ifadelerini kullandı.

Kaynak: Anadolu Ajansı - AA