Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, dava kapsamında tutuklu yargılanan sanıklar arasında yer alıyor.

Sanık avukatları, hukuki süreci "kumpas davası" olarak tarif ediyor ve beraat talep ediyor.

Kobani olayları nedir?

Davaya konu olan Kobani olayları, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün, Eylül 2014'te Kobani'ye karşı bir saldırı başlatmasını takiben Türkiye’de yaşanan protesto ve şiddet olaylarını kapsıyor.

Arapça adıyla Ayn-el Arab, Kürtçe adıyla Kobani, Suriye'nin kuzeybatısında yer alan, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine komşu bir kasaba.

Halep Vilayeti'ne bağlı kasabanın kontrolü, Suriye'de 2011 yılında iç savaşın başlamasından kısa süre sonra Demokratik Birlik Partisi'ne (PYD) geçti.

IŞİD, Eylül 2014'te Kobani'ye karşı kapsamlı bir harekât başlattı.

Türkiye'de bu dönemde, kamuoyunda "çözüm süreci" olarak bilinen süreç devam ediyordu.

IŞİD, Ekim ayında kasabanın çevresinden merkezine doğru ciddi bir ilerleme kaydetmeye başladı.

Bu süreçte, Türkiye'nin farklı kentlerinde "Kobani'ye destek" eylemleri yapıldı.

HDP yetkilileri, krizin başından itibaren Türk yetkilerle çeşitli görüşmelerde bulundu.

HDP'lilerin en önemli taleplerinden biri, Suriye'nin kuzeyindeki diğer bölgeler ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) üzerinden gelecek askeri yardımın ulaşması için Türkiye toprakları üzerinden Kobani'ye bir koridor açılmasıydı.

6 Ekim'de HDP Genel Merkezi, Kobani'yle ilgili olarak Twitter üzerinden sokak protestosu çağrısı yaptı.

Bunun ardından önemli bir bölümü Doğu ve Güneydoğu kentlerinde olmak üzere Türkiye çapında kitlesel sokak eylemleri başladı.

Bu arada Batılı ülkelerin Kobani'ye hava operasyonu da gündemdeydi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ekim'de Gaziantep'te yaptığı konuşmada, Batılı ülkelere seslenerek IŞİD'e karşı mücadelenin havadan bombardımanla çözülemeyeceğini söyledi.

Erdoğan, "Yerde, kara harekâtı ifa edenlerle işbirliği kurulmadıkça hava harekâtıyla bu iş bitmez. İşte aylar geçti, herhangi bir netice yok. Şu anda Ayn-el Arab da, diğer adıyla Kobani de, buyrun, düştü düşüyor" dedi.

Bu açıklama HDP'den tepki gördü.

8 Ekim'e gelindiğinde gösterilerde şiddet olayları arttı.

Olaylarda hem güvenlik güçleriyle göstericiler hem de bazı yerlerde göstericilerle onlara karşı çıkanlar arasında çatışmalar yaşandı.

Güvenlik güçleri yer yer gerçek mermi de kullanarak müdahale etti; göstericiler ise taş, sopa, molotof kokteyli ve havai fişek kullandı.

Bazı kentlerde eylemcilerle Hür Dava Partisi (Hüda-Par) yanlıları arasında gerilim ve şiddet olayları yaşandı.

Selahattin Demirtaş, 9 Ekim'de Diyarbakır'da bir basın açıklaması yaptı ve protestoları savunurken şiddet olaylarını eleştirdi.

Bunların durması çağrısını yaptı ve tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan'ın da kendilerine ulaşan mektubunda bunu savunduğunu söyledi.

9 Ekim'de olaylar sona erdi.

Resmi açıklamalara göre 35 il ve 96 ilçede yaşanan olaylarda 37 kişi yaşamını yitirdi, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi de yaralandı.

Bu açıklamalarda, olaylarda 197 okulun yakıldığı, 269 kamu binasının tahrip edildiği, 1731 ev ve iş yerinin yağmalandığı, 1230 aracın da zarar gördüğü belirtildi.

İktidar, ilerleyen yıllarda ölümlerle ilgili olarak sokak eylemi çağrısı yapan HDP'yi suçlayacaktı.

Kobani davası nasıl başladı ve ilerledi?

Olaylar üzerinden HDP ile hükümet arasında gerilim yaşanmasına karşın "çözüm süreci" devam etti.

Türkiye, 20 Ekim 2014'te IKBY'ye bağlı Peşmerge güçlerinin destek amacıyla Türkiye üzerinden Kobani'ye geçmesine izin verdi.

28 Şubat 2015'te HDP heyeti ile hükümet yetkilileri, İstanbul Dolmabahçe'deki Başbakanlık ofisinde yaptıkları görüşmenin ardından kamuoyuyla 10 maddelik bir deklarasyon paylaştı.

Ancak 2015 yaz aylarında "süreç" sona erecekti.

Kobani olaylarıyla ilgili ilk soruşturma 2014 yılında başlatıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, olaylarla ilgili soruşturması kapsamında 2 Ekim'de 17 HDP'li siyasetçi tutuklandı.

Tutuklananlar arasında, o dönem gözaltına alındıktan sonra görevinden istifa eden eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen de vardı.

Savcılığın hazırladığı iddianame, 7 Ocak 2021'de Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Dava kapsamında bugüne kadar 30’u aşkın duruşma yapıldı.

Duruşmalar, Ankara’daki Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nde gerçekleştirildi.

Suçlamalar neler?

Dava dosyası 3 bin 530 sayfalık bir iddianame ile 324 klasör delil ve eklerinden oluşuyor.

Sanıkların 29 ayrı suçlamayla 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680'er yıl hapsi isteniyor.

"Adam öldürme", "yağma", "kamu görevlisini silahla yaralama", "bayrak yakma", "devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma" yöneltilen suçlamalardan bazıları.

Demirtaş’ın durumu ne?

20 Mayıs 2016'da Türkiye Büyük Millet Meclisi, aralarında Selahattin Demirtaş'ın da bulunduğu, hakkında fezleke hazırlanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdı.

Selahattin Demirtaş hakkında, çeşitli tarihlerdeki farklı konuşmalarıyla ilgili 122 adet fezleke hazırlandı, bunlardan 31'i bir ana dava dosyasında toplandı ve Demirtaş bu dosya kapsamında, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandı.

Demirtaş'ın konuşmalarıyla ilgili farklı suçlamalarla açılan çeşitli davaların bir kısmı düştü veya beraatle sonuçlandı, bir kısmı ise birleştirildi ve halen devam ediyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 20 Kasım 2018'de Demirtaş'ın siyasi nedenlerle tutuklu olduğuna karar verdi ve kendisinin derhal serbest bırakılması gerektiğini açıkladı.

Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AİHM'nin kararı bizi bağlamaz" açıklamasını yaptı.

7 Aralık 2018'de ise ana dava dışında Demirtaş'a bir konuşması nedeniyle verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası, İstanbul'daki bir mahkeme tarafından onanarak kesinleşti.

Demirtaş, ana dava dosyasından tutukluyken bu dosyadan ise hükümlü hale geldi.

AİHM kararı, tarafların itirazı üzerine AİHM Büyük Dairesi'ne taşındı ve Büyük Daire 18 Eylül 2019 tarihinde Strasbourg'da duruşma yapmaya karar verdi.

2 Eylül 2019'da, Ankara'da, ana davanın görüldüğü duruşmada, Demirtaş hakkında tahliye kararı verildi.

18 Eylül'de Strasbourg'daki duruşmada Türkiye, Demirtaş'ın "bir başka suçtan hükümlü olduğunu" savundu.

Bunun üzerine avukatları, Demirtaş'ın hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu bu aşamada, tutuklu kaldığı sürenin, hükümlü olduğu ceza süresinden mahsup edilmesi için başvuru yaptı.

20 Eylül 2019 tarihinde Demirtaş, Kobani olaylarıyla ilgili soruşturma dosyasından tutuklandı.

Bu dönemde mahsup talebi kabul edildi, Demirtaş'ın hükümlülüğü ortadan kalktı ve tahliye edildi ancak bu kez Kobani soruşturması nedeniyle tutuklanmış olduğu için cezaevinde kalmaya devam etti.

Demirtaş savunmasında ne dedi?

Demirtaş, dava kapsamında ilk savunmasını 25 Aralık 2023’te yaptı.

Eski HDP lideri savunmasında, "Hakkımda somut tek bir delil yok, bu bir siyasi intikam davasıdır, hukuken tutuklanmadık, hepimiz siyasi rehineleriz" diye konuştu.

Davanın hukuken savunulacak bir tarafı olmadığını da öne süren Demirtaş, dava dosyasını "çöp" diye niteledi.

Demirtaş, "mahkemeden çıkacak kararın halkın vicdanında yok hükmünde olduğunu" söyledi.

17 Nisan’daki son duruşmada ise Demirtaş, “Herhangi bir söz talebim yok. Bütün arkadaşlarımın özgürlüğünü talep ediyorum” sözlerini sarfetti.

Figen Yüksekdağ ise 20 Aralık'taki savunmasında, "siyasi iktidarın yaklaşan seçimler öncesinde düşman yaratmak, toplumu kutuplaştırmak ve bir konsolidasyon yaratmak istediğini, tutuklanmalarının arkasında böyle bir siyasi amaç olduğunu" söyledi.

Demirtaş dışındaki sanıklar kimler?

Kobani davası kapsamında 18'i tutuklu olmak üzere toplam 108 kişi yargılanıyor.

Sanıklar arasında; Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Ayhan Bilgen, Ayla Akat Ata gibi siyasetçiler de yer alıyor.

Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden Emekli Prof. Dr. Beyza Üstün de sanıklar arasında bulunuyor. Dava kapsamında bir süre tutuklu kalan Üstün, tutuksuz yargılanıyor.

Yargılananlar arasında ayrıca Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi KCK yöneticileri ile PYD Sözcüsü Salih Müslim de bulunuyor.

Davada 2 bin 676 kişi ve kurum ise müşteki (Şikayetçi) olarak bulunuyor.

Avukatlar ne diyor?

Savunma avukatları hukuki sürecin bir “kumpas davası” olduğunu savunuyor.

Davada birçok hukuksuzluğun yaşandığını öne süren avukatlar, yayımladıkları ortak açıklamada verilecek kararın "siyasi bir karar olacağını" öne sürdü.

BBC Türkçe’ye konuşan, Selahattin Demirtaş’ın avukatlarından Mahsuni Karaman, “Beklentimiz sekiz yıllık bu yargı tacizinin ortadan kalkmasıdır. AİHM ihlal kararını verdiği zaman Sayın Demirtaş'ın siyasi saiklerle tutuklandığını söylemişti. Dolayısıyla eğer bugün itibarıyla yargı uluslararası hukuk tarafından yapılan tespitleri dikkate alacak ise beraat kararı vermesi gerekiyor” dedi.

Karaman, Demirtaş hakkında devam eden başka davalar olmakla birlikte tutuklu yargılandığı tek davanın Kobani davası olduğunu, dolayısıyla olası bir beraat kararının sonucunun Demirtaş’ın serbest kalması olacağını söylüyor.

Bu arada Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu Eş Sözcüleri Sevda Çelik Özbingöl ile Öztürk Türkdoğan, Çarşamba günü yaptıkları basın açılamasında duruşmaya katılım çağrısı yaptı.

Özbingöl ve Türkdoğan, "Kobani kumpas davası çökmelidir. Tutuklu arkadaşlarımızın tamamı serbest bırakılmalıdır" ifadelerini kullandı.

Duruşmanın TSİ 10.00’da başlaması bekleniyor.

Kaynak: BBC Türkçe