"Yapay zeka" ifadesini ilk kez üniversite sıralarında duydu.
BBC Türkçe'ye verdiği röportajda "Bana mucize gibi gelmişti" diyor.
Yapay zekanın özellikle bilgi boşluklarını doldurabilmesi ve hatalarından öğrenebilmesinden çok etkilendiğini söylüyor. Artık yapay zeka ona yabancı değil.
Çataltepe kurucu ortağı olduğu yapay zeka platformu TAZI ile Türkiye'nin önemli kadın girişimcileri arasında sayılıyor.
TAZI veriye dayalı, açıklanabilir yapay zeka ile finans kurumlarının karar alma süreçlerini hızlandırmayı hedefliyor.

Şirketini eşi Tanju Çataltepe ile birlikte 2015 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Arı Teknokent'inde kurmuş ve Türkiye'deki büyük finansal kuruluşlarla çalışmaya başlamış.
Zehra Çataltepe bir yazılım ürünü şirketi için "Türkiye pazarının derinliğinin çok olmadığını" fark edince TAZI'yı yurt dışına taşımaya karar vermiş.
ABD'deki Silikon Vadisi'ni neden seçtiklerini şu sözlerle anlatıyor:
"New York'u, Chicago'yu, Los Angeles'ı değerlendirdik. San Francisco'nun özellikle bir yapay zeka şirketi için en iyi yer olduğuna karar verdik.
"Çünkü teknolojinin kalbi San Francisco'da atıyor. Orada her kafede insanlar yatırım ve iş ortağı aramak, şirketinin en son ne yaptığını anlatmakla meşguller."
İngiltere'deki Oxford Girişimcilik Merkezi'nin akademik direktörü Dr. Pınar Özcan'a göre, Türkiye'de kadın girişimciler için en büyük sorun yatırım bulmak.
BBC Türkçe'ye verdiği röportajda, "Bunun için de birçok kadın girişimci ya şirketini İngiltere'de, Avrupa'da ve ABD'de kuruyor ya da belirli bir noktada Türkiye'den çıkıyor. Türk kadınları için bu nokta çok erken geliyor, çünkü kaynaklar çok kısa bir süre içinde tükeniyor Türkiye'de" diyor.
Oxford Girişimcilik Merkezi, Oxford Üniversitesi araştırmacılarına, buluşlarını tüm dünyaya pazarlayabilmeleri için girişimcilik konusunda eğitimler veriyor.
"Mesela sağlık bilimlerinde, mühendislikte çok değerli araştırmacılar var. Ancak buldukları şeylerin pazardaki değerini ve bunları nasıl pazara taşıyacaklarını bilmiyorlar. İlk yapmaya başladığımız şey üniversitedeki bilim insanlarına nasıl girişimci olunacağını öğretmek oldu" diyor.
Merkezin bir sonraki hedefi girişimcilik eğitimlerini dünyaya yaymak.

Anne ve babasının 1983 yılında Türkiye'de bir liderlik okulunun kurucuları olduklarını anlatıyor:
"O yüzden [girişimcilik] benim hayatımın hep bir parçasıydı. Bir yandan çok zevkli, bir yandan çok stresli bir süreç. 'Bu süreç nasıl yönetilir?' sorusu her zaman benimle oldu" diyor.
Şimdi, Oxford Üniversitesi'nde girişimcilik ve inovasyon konusunda ders veriyor.
Türkiye'de girişimcilik, hem kendi adına çalışan hem de işveren şeklinde tanımlanıyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın TÜİK'ten derlediği verilere göre kadınların toplam girişimcilere oranı 2002 yılında yaklaşık %13'ten 2024'te %18'e çıktı.
Bakanlığa göre Türkiye'de 2024 yılı itibariyle 1.2 milyon civarında kadın girişimci var.
Erkek girişimcilerin sayısı ise yaklaşık 5.5 milyon olarak kaydediliyor.
Bu, ortalama her beş girişimciden sadece birinin kadın olduğu anlamına geliyor.

Halk Bankası'nın girişimci kredisini kullanmış 400 civarı kadınla yaptığı araştırmaya göre, genç ya da ileri yaşta olmak, az eğitim görmek ya da çocuk sahibi olmak girişimciliğe engel değil.
Ancak araştırma, kadınların karşılaştıkları en büyük zorluğun sermaye temini olduğuna işaret ediyor.
Bunu aile-iş yaşamı arasında denge kurma, kadın girişimcilere karşı toplumsal önyargı ve ayrımcılık ve mevzuat ile ilgili bilgi eksiklikleri izliyor.
Uzmanlar ayrımcılığın kadınlarda özgüven eksikliğine yol açtığını ve girişimde bulunmalarını engellediğini söylüyor.
Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği'ne (KAGİDER) göre kadın girişimciler erkeklere kıyasla kendilerini "daha fazla ispat etme zorunluluğu hissediyor."
Ayrıca kadınlar "daha fazla sorgulanıyor".
KAGİDER, "İş dünyasında var olabilmek için 'başarılarının olağanüstü' olması gerektiği algısı, kadınları sürekli olarak kahramanlık sergilemeye mecbur bırakıyor" diyor.
"Oysa gerçek destek, kadınların olağanüstü başarılar göstermesine gerek kalmadan, herkesle eşit koşullarda rekabet edebilmelerini sağlamaktan geçiyor."
Zehra Çataltepe'ye göre de hata yapma korkusu tüm dünyada kadınları girişimci olmaktan alıkoyuyor:
"Çünkü girişimcilik işi %90 başarısız olma ihtimali olan bir iş. Herkes başarılı girişimleri duyuyor ama başarısız girişimlerle dolu olan bir mezarlık var."
Pınar Özcan da erkeklerin fikirlerini pazarlama konusunda daha özgüvenli olduklarını ve bu nedenle kadınlardan daha kolay yatırımcı bulabildiklerini söylüyor:
"Yatırımcılar buna alışık olduğu için de kadınların yaptığı şeyler değerli değilmiş, hazır değilmiş gibi görünebiliyor. Yani olayın bir kısmı biraz daha oyunu, belki erkekler gibi oynamak" diyor.
Özcan'a göre kadın girişimcilerin karşılaştığı diğer bir sorun da yatırımı yapanların çoğunlukla erkek olması:
"Girişimcilerin içinde kadın sayısı azken, yatırımcıların içinde çok çok az. O yüzden de kadınlar erkeklerden para istemek durumunda kalıyor ve bu da çok zor bir dinamik."
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da kadın girişimcilerin karşılaştıkları sorunlar arasında "finansal kaynak bulmakta yaşanan güçlükler, kredi kullanmak için izlenmesi gereken bürokratik süreçlerin karmaşıklığı ve iş deneyimi yetersizliği"ni sayıyor.
Bakanlığa göre bir diğer sorun da "iş ve aile yaşamını uyumlaştırmada yaşanan sıkıntılar."
Tüm dünyada aile yaşamında kadınlara daha fazla sorumluluk yükleniyor.
Çataltepe'ye göre kadın girişimci olmak erkek girişimci olmaktan bu nedenle daha zor:
"Girişimci olduğunuz zaman günde bazen 16 saat çalışıyorsunuz, bazen hiç uyumuyorsunuz. Bunu sağlamak için kadınların çok büyük bir destek mekanizmasının olması lazım."
O hem kendi hem de eşinin ailesinin çok destek olduklarını, bu sayede iki çocuklarını büyütebildiklerini anlatıyor.
Zehra Çataltepe, aynı zamanda bir akademisyen.
Girişimci olmadan önce İTÜ Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapıyordu.
Girişimcilere "en önemli" tavsiyesi girişim yapacakları konuda uzmanlaşmaları.
Diğer tavsiyelerini ise şöyle sıralıyor:
"Rakiplerinizin kim olduğunu çok iyi bilin. Rakipleriniz her zaman değişecek.
"Kesinlikle tek başınıza girişim yapmayın. En az üç kişi olun. Bu üç kişiden bir tanesi pazarlama bilsin, bir tanesi çok derin teknik bilgi sahibi olsun, bir tanesi de daha ürün odaklı olsun.
"Yatırım alın ve pazarlama ve satış için harcayacağınız parayı çok dikkatli harcayın. En büyük paralar buraya gidiyor.
"Ve network. Satacağınız malı alacak olan kişilerin network'lerine danışmanlar ve yatırımcılar aracılığıyla girmeye çalışın."
Pınar Özcan'ın girişimci olmak isteyenlere ilk tavsiyesi kendilerine yardımcı olacak kişi ve kuruluşlarla donanmaları:
"Girişimcilik bir ekosistem işi. Girişimcilik 'Benim bir fikrim var. Ben çıkayım ortaya, bunu yapayım' işi değil. O fikri geliştirecek bir ekosistem gerek, o fikre para yatıracak bir ekosistem gerek ve o fikre müşteri bulacak bir ekosistem gerek.
Türkiye'deki girişimci adaylarını bilgi almak için ücretsiz olarak Oxford Girişimcilik Merkezi ile iletişime geçmeye davet ediyor.

"Birçok başarılı girişimcilik şirketi aslında çok da parlak olmayan bir fikirle başlıyor ve yatırımcılar genelde fikre değil, insana yatırım yapıyorlar. O yüzden 'Benim fikrim iyi değil' diye düşünmektense, 'Bu fikri nasıl geliştirebilirim' diye düşünmeleri gerekiyor."





