Şemdinli ilçesinde yaşayan ve 73 yaşında olan Kemal Arıcı, bölge halkı tarafından “Kemalê Bezele” olarak tanınıyor. 15 yaşından itibaren dengbejlik yapmaya başlayan Arıcı, bu geleneği hem ailesinden miras aldığını hem de içten gelen bir tutkuyla sürdürdüğünü ifade etti.

84711242 Ad87 4023 9Ef2 237A4E959Fea

"Dengbejlik benim için hayattır"

Arıcı, çocuk yaşlardan itibaren şarkı ve makam söylemeye ilgi duymaya başladığını belirtiyor. O dönemde düğünlere ulaşım imkânlarının kısıtlı olduğunu vurgulayan Arıcı, "Bir atımız varsa o yeterdi, 3 gün 3 gece süren düğünlerde durmaksızın şarkı söylerdik. Sesimiz kısıldığında pirinç tanesi yerdik, sesimiz açılırdı" dedi.

Hakkari'de AFAD gönüllülerine 2 günlük eğitim verildi
Hakkari'de AFAD gönüllülerine 2 günlük eğitim verildi
İçeriği Görüntüle

Arıcı, eskiden insanların kendilerini düğünlere davet etmek için kilometrelerce yol geldiğini, birçok köyde düğün şarkılarını söylediklerini bunun dışında köylerde büyük odalarda sabaha kadar süren meclislerde de makam söylediklerini anlattı. Gazi şarkılarından aşk şarkılarına, savaş destanlarından toplumsal acılara kadar çok geniş bir repertuarla halkın duygularına tercüman olduklarını ve günümüzde de Halk Eğitim Merkezi’nin dengbej gecelerine ve çeşitli programlara katıldıklarını birçok plaketlerinin olduğunu söyledi.

Ancak günümüzde gençlerin bu geleneğe ilgi göstermediğini dile getiren Arıcı, "Gençlerde ses var ama renk yok. Şarkı söylüyorlar ama ne söyledikleri belli değil. Makam bilmeden söylenen türkülerde derinlik olmaz. Makam, bir şarkının temelidir" diyerek gençlere bu geleneğe sahip çıkmaları yönünde çağrıda bulundu.

6Bed8984 202D 415E 95A8 Fae979Aa4809

"Üç tür makam vardır: Aşk, savaş ve gazi"

Arıcı, genç yaşlarda daha çok aşk şarkıları söylediğini, yaş ilerledikçe savaş ve hüzün makamlarına yöneldiğini belirtiyor. "Yaşlılığın dermanı yok, tek dermanı ölümdür" diyerek dengbejliğin bir ömür boyu süren bir aşk olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

4Ac9Ca50 E392 463B A4Fc 6Fbb2Afa6Db9 (1)

Bir başka dengbej: Sorani Demircan

Şemdinlili bir diğer dengbej Sorani Demircan da çocukluğundan beri bu geleneği sürdürüyor. Mikrofon ve sazın olmadığı dönemlerde, ağızdan ağıza söylenen şarkılarla düğünlerde gelin aldıklarını, zaman zaman aynı gün içerisinde yedi gelin aldıkları düğünlere katıldıklarını anlatıyor.
Demircan, "Geçtiğimiz yıllarda 14 gelin için düğün şarkıları söyledim. Hâlen saz grubu kullanmayan bazı düğünlere çağrılıyoruz ve severek gidip makam söylüyoruz" şeklinde konuştu.

Kendisini dengbejliği kendi çabasıyla öğrenmiş biri olarak tanımlayan Demircan, ruh haline göre türkü türlerini değiştirdiğini belirterek, "Dertliysem hüzünlü, mutluysam aşk şarkıları söylerim. Bir taş, bir yaprak, bir yayla, bir acı her şey üzerine şarkı yazıp söylerim" dedi.

1Ffed105 5D2F 4307 Bdc6 84E56804F279

"Eskiden yokluk vardı ama mutluyduk"

Her iki dengbej de geçmişteki yaşamın zorluklarına rağmen mutluluğun daha çok hissedildiğini, günümüz gençlerinin ise her şeye sahip olmasına rağmen mutsuz olduklarını dile getiriyor.

Unutulmaya yüz tutmuş bu değerli geleneği yaşatmaya devam eden Kemal Aracı ve Sorani Demircan, dengbejliğin sadece bir sanat değil, aynı zamanda kültürel bir miras ve yaşam biçimi olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

95Eaf525 2B0B 4269 9Da2 2F26B1105842-1

Muhabir: NİRGÜL UYSAL (ÖZEL HABER)