Bartin, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na sunduğu önergede, çok sayıda hukuki, idari ve mali usulsüzlüğe dikkat çekti.
Milletvekili Bartin, davacı Abdulsamet Barut’un maliklerden imza topladığını iddia ederek site yönetimini ele geçirdiğini, ancak Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre toplantı yapılmadan yönetim değişikliğinin mümkün olmadığını vurguladı. Önergede, sahte imzalarla alınan kararın Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yalnızca birkaç dakika süren duruşmada onaylandığı ve bu karar kesinleşmeden fiilen uygulamaya konulduğu belirtildi.
Önergede yer alan en çarpıcı iddialardan biri ise, kararın ardından silahlı korucularla site yönetim ofisine baskın yapılması oldu. Barut’un yönetimi ele geçirdikten sonra siteye ait banka hesaplarından önce 27 bin 800 TL, ardından yaklaşık 1 milyon TL’yi kişisel hesabına aktardığı ileri sürüldü. Bartin, MASAK ve bankaların bu işlemleri “şüpheli işlem” olarak incelememesini de eleştirdi.
Milletvekili Bartin, ayrıca Barut’un MHP ilçe başkan yardımcılığı ve koruculuk sıfatlarını kullanarak üstünlük sağladığını, yönetim değişikliğinin ardından işçilerin hukuksuz şekilde işten çıkarıldığını da gündeme taşıdı.
Bartin, önergesinde üç bakana şu soruları yöneltti:
• Görevsiz mahkemenin verdiği karar hakkında inceleme başlatılacak mı?
• Sahte imzalarla yapılan seçim kararlarının iptali için hangi adımlar atılacak?
• Görev yeri değişmiş bir hâkimin karar vermesinin hukuki geçerliliği nedir?
• Hâkim ile davacı arasındaki ilişkilere dair müfettiş incelemesi yapılacak mı?
• MASAK ve bankaların göz ardı ettiği para transferleri için işlem başlatılacak mı?
Milletvekili Bartin, “Bu süreç, hukukun siyasallaştırılması, koruculuk sisteminin sivillere baskı aracı olarak kullanılması, mali şeffaflığın ortadan kaldırılması ve yurttaşların haklarının gasp edilmesinin somut bir örneğidir” diyerek konunun takipçisi olacağını belirtti.
