16 yıl önce iktidara geldiği zaman 'Türkiye'nin Kürt sorununu çözeceğim' diyordu. Şimdiki müjdesi; 'Yaylaya çıkma yasağını kaldıracağım.' Yaylada otlatılacak tek hayvan kaldı mı? Sözün bu mu? 16 yıl önce Hakkari'ye geldiği zaman 'OHAL'i kaldıracağım' dedi. O zaman Van ve Hakkari'de OHAL yoktu" dedi.CHP, Van İl Kongresi yapıldı. Bir düğün salonunda yapılan kongreye, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu,Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Kara, CHP Van İl Başkanı Mehmet Kurukcu, CHP Hakkari İl Başkanı Aytekin Karahanlı ve partililer katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan kongrede konuşan Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hakkari'de yaptığı konuşmasını eleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Genel Başkan' sıfatıyla partisinin olağan kongresine Cumhurbaşkanlığı uçağıyla katılmasını canını incittiğini söyleyen Tanrıkulu, şöyle konuştu: "Devletin uçağı olmasa, bir günde mümkün değil iki kongre yapamazdı. Normal bir demokraside bir parti genel başkanı makamından kaynaklı imkanları, kendi parti için harcamaz, harcayamaz kıyamet kopar. Ben milletvekiliyim, cebimden tuttuğum parayla taksiye bindim. Cebimdeki parayla uçağa binip geldim. O parayla İstanbul'a gideceğim. Ama onların milletvekilleri o uçağa biniyor, bakanları Cumhurbaşkanlığı uçağıyla parti kongresine gidiyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu gerçeği ancak bu çıplak gerçekle görebiliriz. Bu anlayış Türkiye'yi otokrasiye götürüyor. Otokrasi şudur; seçim var. Ama yok gibi. Parlamento var, ama yok gibi. Her şey tek bir kişiye bağlanıyor. Bir vatandaş da desin ki; kardeşim benim kongreme geliyorsan paranı ver uçağa bin öyle gel, devletin parası ile gelme. OHAL'den dolayı insan çekiniyor. Uçağın amblemi Cumhurbaşkanlığı amblemi. Yakıtı, pilotu Cumhurbaşkanlığı'ndan. Ama AK Parti kongresine gidiyorlar. Benim vergilerimle, partisinin kongresine gidiyor. Dün Hakkari'de 'Yaylaları serbest edeceğiz' dedi. 16 yıl önce iktidara geldiği zaman, Türkiye'nin Kürt Sorununu çözeceğim diyordu. Şimdi ise, 'Yaylaya çıkma yasağını kaldıracağım' diyor. Yaylada otlatılacak bir tek hayvan kaldı mı? Sözün bu mu? 16 yıl önce 'OHAL'i kaldıracağım' dedi. O zaman Van ve Hakkari'de OHAL yoktu. Türkiye'de sadece Şırnak ve Diyarbakır'da OHAL vardı. O da 12 gün sonra 30 Kasım'da kalktı. 18 Kasım 2012 tarihinde güvenoyu aldılar. Sadece 12 gün sonra Şırnak ve Diyarbakır'da OHAL'i kaldırdılar. Temiz bir Türkiye devraldılar. Şimdi 81 ilde OHAL var, hem de 15 aydır devam ediyor."TUTUKLULARA TEK TİP ELBİSE GELDİBugün 2 yeni Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayımlandığını, tutuklulara tek tip elbise getirildiğini ifade eden Tanrıkulu, bir insan hakları savunucusu olarak 'Tek tip elbise insanlık onuruna aykırıdır ve işkencedir' dediğini belirterek şöyle devam etti: "Tek tip elbise insanlık onuruna aykırıdır ve işkencedir. Yarın, bir gün bu uygulama birçok insanın hayatına mal olacak. Başka ne var bu KHK'da söyleyeyim. Taşeron düzenlemesi var, ama parlamentoda yapılmadığı için kapsamı çok dar tutuldu. Türkiye'de en büyük para savunma sanayine ayrıldı. Bu savunma sanayi müsteşarlığı kime bağlı? Sanayi Bakanlığına. Savunma Sanayi Müsteşarlığı yasasında bakanın isminin geçtiği yerlere Cumhurbaşkanının ismi ile değiştirilmiştir. Yani bunun ismi nedir? Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nı bakanlıktan aldılar, Cumhurbaşkanına bağladılar. Savunma Sanayi bütçesi de olağanüstü arttırıldı. Bu birim cumhurbaşkanına bağlandı. Bir kısmı AK Parti ile yakından ilişkilidir. Çoğu ile akrabalık ilişkileri var. Sadece S-400'ler için, 2 milyar dolar kaynak ayırmışlar. Niye cumhurbaşkanına bağlandı. Bunu iyi düşünmek lazım. Çünkü bir boşluk bırakmak istemiyorlar. İleride bunun etkilerini göreceğiz hep beraber."Son KHK ile Yargıtay ve Danıştay üyeleri ile ilgili düzenlemeyi de eleştiren Tanrıkulu, bu iki yüksek mahkeme üyelerinin sağlık giderlerinin milletvekilleriyle aynı olacağını, yargının bağımsız olmadığını, AK Parti vesayeti altında olduğunu da söylediklerini anlattı. CHP'li Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Önümüzdeki süreçte birçok siyasi karar verecekler. Onların statülerini milletvekilleriyle eşitliyorlar. Bunun anlamı bu ortamda nedir biliyor musunuz? Bu bir ayrıcalık değil midir? Bu ayrıcalığın karşılığı nedir? Yargıtay ve Danıştay hangi kararlarla bunun bedeli ödeyecek? Milletvekillerine ceza vererek mi? Gazetecilerin cezasını onaylayarak mı? Mutlaka bir bedeli olacak. Ben saygınlığına inandığım Danıştay ve Yargıtay dönemlerine sesleniyorum. Bu düzenlemeye karşı çıkın. Normal bir dönemde böyle bir düzenlemeye ihtiyaç varsa yapılır. Ama bu dönemde Yargıtay ve Danıştay'ın azalan saygınlığına gölge düşürmeyin."Tek liste ile gidilen kongrede, mevcut İl Başkanı Mehmet Kurukcu, 91 delegeninin oyunu alarak yeniden CHP Van İl Başkanı seçildi.