Pazartesi günü saat 04.30’da merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Daha bu depremin şokunu atlatmadan bu defa yine aynı ilin Elbistan ilçesinde de bu defa 7.6 altı şiddetinde yeni bir deprem öğle saatlerinde l3,30 sularında meydana geldi.

Her iki depremin etkilediği komşu 10 il ve civardaki diğer illerde hissedildi, başta Kahramanmaraş olmak üzere Adana, Osmaniye, Diyarbakır, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa, Hatay ve Kilis’te etkisi şiddetli oldu ve büyük yıkım yaşandı.

Uzmanlar bölgemizde şiddetli bir depremin yaşanacağını yetkilileri ve insanları sürekli uyarıyorlardı.

Anılan bu iller ve ilçeler ile köylerde yapıların birçoğu ya yıkıldı ya da ağır hasar gördü.

Yazıyı yazdığım şu ana kadar ölen vatandaş sayısı 9 bini geçmiş yaralı sayısı ise 50 binleri aşmış durumda.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım.

Biz 1999 yılında yaşanan Adapazarı depreminde niçin ders çıkaramadık.

Son yirmi yılda işbaşında olan Ak Parti hükümetleri niçin yapısal önlemleri almadı.

Niçin deprem vergisini doğru dürüst kullanmadı?

2006 yılına kadar yürürlükte olan yapı denetim kuralları ve deprem yönetmeliği uygulamasını Ak Parti hükümeti hangi akla ziyan hareketle rafa kaldırarak vatandaşı savunmasız bırakıp müteahhitlerin kar hırsına bıraktı.

Deprem alınyazımız olamaz.

Deprem bizim kaderimiz olamaz.

Biz depremlerle yaşamak zorundayız, lakin depremlere dayanıklı binalar yaparak hayatta kalmayı becermeliyiz.

Kötü malzeme, eksik malzeme müteahhit denetçi firma ahbap çavuş ilişkisi işte bizim başımıza on binlerce yıkılan bina ölen ve yaralanıp sakat kalan on binlerce vatandaşımız ve çok kötü etkilenen yaşamımız ve ekonomik durumumuz olarak ortaya çıkıyor.

Evet insanlarımız ölüyor yaralanıyor sakat kalıyor ve yaşamımız altüst oluyor.

Bir daha eski yaşama da dönme maalesef mümkün olamıyor.

Bunun müsebbibi kim mi?

Tabii ki iktidar.

BU yüzden biz bizi yönetecek dürüst ülke insanının can ve mal güvenliğini önceleyecek insanlarımıza mutlu müreffeh bir gelecek yaratacak olan insanları işbaşına getirmeliyiz.

Sürekli deprem yaşanan ülkemizde her üç-dört yılda bir imar afları yaratarak işin ehli olmayan insanların yapmış olduğu kanun, yönetmelik ve uygulamalara aykırı binalara af çıkaran hükümet bu depremde veya depremlerde ölen insanlardan hiç vicdan azabı çekmiyor mu?

Bence bu son deprem bize bir gerçeği tokat gibi bir daha yüzümüze vurdu.

Devleti yönetenlerin vatandaşların Can ve Mal Güvenliğini sağlayacak tedbirleri yaratamazlarsa, ya kendileri bu işi bırakıp gitsinler, ya da halk onlara en ağır şekilde ilk seçimde oylarıyla cezalandırıp sandığa gömmeliler.

Bu kadar net ve açık.

Bu acıyla ancak bu kadar yazabildim.