15 Temmuz 2016 gecesi Hakkari'de yeğenimin evindeyken gece saat 22 sularında televizyonu açıp haberleri izlediğimde şaşırtıcı ve bir o kadar da korkunç bir görüntüyle karşı karşıya kaldım.

Hem şaşırtıcıydı hem de korkunçtu.

Çünkü ülkede darbe yapılacak bir zemin yoktu ve kimse  bir darbeyi beklemiyordu.

Ötesinde 12 Eylül darbesini yaşamış biri için korkunçtu!

Çünkü darbeler her zaman için kötüdür ve insanlara hayatı zindan eder, bütün insan hakları ayaklar altına alınarak bir zulüm dönemi başlar.

15 Temmuz darbesi de başarılı olsaydı-ki yapılan bombalı saldırılar ve verilen insan kayıpları göz önüne alındığında çok korkunç ve kötü bir Türkiye tablosu ile karşı karşıya kalacaktık.

Bir taraftan insan kayıpları, bir taraftan iflas eden ekonomik ile ülkemiz bölünme ve parçalanma riski ile yüz yüze kalacaktı.

Zalim vicdansız ve imansız FETÖ terör örgütünün Türkler ve Kürtlere yapacağı kıyımın ve hukuksuzluğun haddi hesabı olmayacaktı.

Çünkü devletin her tarafına çöreklenen ve adeta mevzi edinen FETÖ terör örgütünün yapacağı uygulamalar kendinden olmayan hiç ama hiç kimseye hayat hakkı tanımayacağını; 2007-2013 yılları  arasında gerek adalette, gerek hukukta , gerekse ekonomi ve siyasi hayatta yaptığı icraatlarla belli etmişti.

Bu halkın dirayeti ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın cesareti ve feraseti sayesinde FETÖ-Amerikan gizli servisi CİA ortaklığındaki bu darbe başarısız kılındı.

Ülkemizin 81 vilayetinde sokağa inen halk, devlet ve millet düşmanlarının yapacağı kanlı kalkışmayı canı pahasına yüzlerce şehit vererek önledi.

Ben de 15 Temmuz gecesi Hakkari kentinde evimden saat 11.00 sularında  Hakkari kent meydanına çocuklarımla beraber inerek Hakkari halkı ile birlikte ve en ön safta darbeyi protesto ettim.

Saat 24 sularında Valimiz Cüneyit Orhan Toprak önderliğinde düzenlenen yürüyüşle darbeyi tekrar tekrar lanetledik, protesto ettik ve darbeye devlet-millet olarak karşı olduğumuzu deklere ederek sabah ezanına kadar kent merkezindeki meydandan ayrılmadık.

Daha sonraki günlerde de Hakkâri hükümet konağı önünde Cumhurbaşkanımızın isteği üzerine bir ay boyunca darbe nöbetlerine katıldık.

Milliyet Yazarı Mehmet Tezkan'ın deyişi ile bu darbe teşebbüsü ile devletin içindeki şeytan ortaya çıktı ve biz bu şeytandan daha büyük belalarla karşılaşmadan kurtulduk.

Çünkü bu FETÖ denilen yapı öylesine kalleş, öylesine hain, öylesine cambaz ve ahtapot biçiminde bir yapıydı ki, devleti adeta içerden esir almasına  ramak kalmıştı.

24-27 Aralık ile 15 Şubat tarihleri bu örgütün devlete ve millete düşman olduğu ortaya çıktı ve o günden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu örgütün devlete sızmış paralel bir örgüt olduğunu bununla mücadele edilmesi gerektiği, hak tanımaz hukuk adalet tanımaz, din iman düşmanı bu paralel yapı ile mücadele edilmesi ve devletten temizlenmesi gerektiğini sürekli ifade etti ve mücadele etti.

15 Temmuz akşamı da görüldü ki bu yapının yapacağı zalim kalkışmadan MİT'in erken haber alması, halkın ve

Cumhurbaşkanımızın gösterdiği direnç ile kıl payı kurtulmuşuz.

Ülkemiz insanını  kutsal dinimiz üzerinden istismar ederek hain emellerine ulaşmaya çalışan FETÖ terör örgütüne milletin vurduğu bu tokat, FETÖ’nün belini kırmıştır.

Din istismarcılarına ve insanımızın her türlü kutsalını kullanarak kandırmaya çalışan kişi ve örgütlerle devletin de milletin de yılmadan mücadeleye devam etmesi ve hiç bir bahaneye yer olmayacak şekilde boş bulunmaması gerektiğini ifade etmek isterim.

Biz 15 Temmuzu unutmadık unutturmayacağız.

Bu böyle biline.